26 Kasım 2011 Cumartesi

''adından uzak bir yer''


doyumsuz yüreğimin zincirlerini üşüyor gökyüzü...
müebbet bir esaret bu...
''adından uzak bir yer'' bu hapishanenin adı...
sakın gülümseme bana,
senide atarlar düşsüzlük duvarlarının ardına sonra...
yapayalnız kalır ruhun önce,
unutursun gülümsemenin gerçek anlamını...
gün gelir,
beklemez hiçbir umut seni artık...
yüzündeki masken bile küser sana...

doyumsuz yüreğimin zincirlerini üşüyor gökyüzü...
gardiyanın kalemi dövüyor mısralarımı ara sıra...
kan revan bir kafiyenin kıvranışı bu zeminde...
adı zaman,henüz doğmayan kızımın...


*duvarımda üç beş çizikten sonra vazgeçtim duvarımdan günleri koparıp atmaktan...
zaten buralarda takvimler hep aynı yalan...
değişmiyor hiçbir sabah,hiçbir an...
otuzluk ampulün ışığında hep aynı sabah aynı tan...

tenindeki yaraların bir ismi var mı mesela...?


- merhaba yabancı !!!
- merhaba salakh.
- bir ismin var mı senin ?
- gerekli mi sence?tenindeki yaraların bir ismi var mı mesela?
aynı şey buda...
- sütlü nuriye,maykıl jeksın(kabuğunun altında huzurla uyusun,amin)
maykıl cordın...ve evet her yaramın bir ismi var tenimde.
- hmmm...ne ? !
- adın ne senin küçük balina ?

-çiçimamatoştik...

ve sahne kapanır...
kedi konuşur,
adam şaşırır...



*zaman acımasızca geçiyor ufaklık...her tik tak sesi,sanki bu savaştaki kılıçların çarpışan öpüşmelerinin sesi...çelik,keskinliğine küsüyor artık...artık teni çok yakıyor tüm kesmeler...acılar büyüyor ufaklık,acılar büyüyor...

sessizlik cehennemi...


Kim sessizlikte yaşatmak zorunda kaldı ki ruhunu?

- cehennemin sokağında uyuduğum günden bu yana bu yarım yaşamda,
cenneti özlemeyi gömdüm benden çok ama çok uzaklara...




* bizler,sessizlik cehenneminin günahkarlarıydık artık...
bir çıtırtı duymanın düşüyle yanıyorduk tüm günahlarımızla...
ama bize cenneti dinleme şansını bir daha hiç vermediler...
sustuk tüm günahkar yangınlarımızla...


bEN...
sıfırbeşkırkyedi...

aynamdaki adam...


sessiz adımlar atıldı ahşap döşemelerin ihanetinden korkarak birazda...
tek çaba vardı oysa,
kendini,yaşadığından ötürü sorun gören bir çocuktu
aynamdaki adam...

mutlulukla dolan cennetlerini kıskanmak evlerin,bir kenarda...
zenginden çalmak birkaç yarım gülümsemeyi birazda...
robin hood kahkahalarla dönmek evsizliğine...
sonra sessizce kaçıp dönmek gidecek bir yerin yok itiraflara...

arka bahçesi cennet çocuklar sokağında dolaştı bugün,
yetim yürekli çocukların robin'i...
birkaç gülümseme böldüm yine onlara...
yani kızma bana...

sanki yokmuşcasına...


herkesin gözü kapalı mı bu saatte acaba diye düşünmek...
saat sabaha karşı sıfırbeşonsekiz.
hiç kapanmamış gözlerin sahibinden bunlar sana...

özlem tekin,sen anla çalıyo radyoda...
evet,radyonun sesi çok kısık...
sanki yokmuşcasına...