ruhu severim , bedeni degil ...
bir çam ormanında çam kokulu yürüyüşleri katık ederken yoluma , ve etraftaki tüm gözler en güzel çam agacı hangisi diye bakınıp ararken tüm çamların dalga geçtigi çirkin küçük bir ardıç agacına vurulup aşık olabilirim...
ruhu severim , bedeni degil ...
gözlerimi kapatıp izlerim seni , daha iyi görebilmek için seni ve gözlerimi kapatıp dinlerim seni ,daha iyi duyabilmek dinleyebilmek için ...gözlerim kapalı tanırsam eger seni gerçekten tanıyabilirim seni...işte o zaman gerçekten tanışabilirim seninle...tüm önyargılardan ve saklanan tüm düşüncelerden uzakta gözlerim tamamen kapalıyken çırılçıplak kalabilirim karşında...korkak...çekingen...cam kadar açık ve dürüst...
ruhu severim , bedeni degil ...
bu yüzden yürüyüşünden daha mühimdir süzülüşün gözlerimde...sözlerin ile özlerimde...
ruhu severim , bedeni degil ...
sevişmene degil sevişine baglıdır sevmelerim ...
ruhu severim , bedeni degil ...
seni dudaklarından degil , dudaklarından dökülenlerden boyar çizerim ...
ruhu severim , bedeni degil ...
sevişmeler boyunca gözlerine uzanır ruhumu ruhuna , bedenimi karanlıklara teslim ederim ...
ruhu severim , bedeni degil ...
gözleriyle konuşan nice dilsizler , sözleriyle bakışan nice körler görüp özür dilerim ...
* fotograftaki kalp agacının köklerinde sag tarafta gezinen küçük salyangoza teşekkür ederim ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder