kapının bir çizgi kadar aralık oldugu karanlık bir odada , o aralıktan içeri giren meraklı bir ışık süzmesinin varla yok aydınlıgına teşekkür ederek yazardın mektuplarını ... aslında hiçbirzaman tam bir karanlıga gömülmezdi gecelerimiz , odalarımız ve uykularımız ... ışıgı kapatıp karanlıkta kaldıgımız odamızda sakince beklersek birkaç dakika , odamızı farketmeye görmeye başlardık tekrar karanlık ayrıntılarda demirleyen sakinligimiz ile ...
hiçbirzaman tam bir karanlıga gömülmezdik aslında ...
karanlıkta yazardın mektuplarını , uyudugunu zanneden nefeslerin uzagında küçük bir odada...yinede güzel yazardın karanlıkta kagıtlara sözlerini ; hiçbir zaman begenmedigin o karanlık mektupların yazılarını begenip okşardım ben oysaki...
söylemezdim onların güzel mi yoksa güzel degil mi olduklarını asla sana ...sorardın ...ben dilim tutuklu bir hayranlıga teslim olmuş suskun bakakalırken yazdıklarına, sen begendi mi begenmedi mi kargaşasında onlarca kombinasyon yazardın kafandan yüzüne ...begenmedi...hmmm begenmedi ama gülümsüyo begendim yalanını söylemek zorunda hissediyo kendini...begendi ama vasat buldu olumlu birşeyler söyleyecek ama tam olarak inanmadıgı cümleler sarfederken adım atamayan bir bebek gibi düşer durur tüm sözleri.böyle devam ederdin kafanda kurmaya kurulmalara...vesaire vesaire... gülümserdim tüm sessizligime sımsıkı sarılıp...
karanlıkta yazardın mektuplarını , uyudugunu zanneden nefeslerin uzagında küçük bir odada ; hiçbir zaman tam bir karanlıga gömülmedigimizi unutarak aslında ...
ben o karanlık mektupların ışıgında büyüdüm ...ben o karanlık devrik yamuk yumuk zannettigin satırların aydınlattıgı dümdüz yoldan yürüyerek büyüdüm sevgili...
begenip begenmedigimi bilmedigin o mektuplara hayran büyüdüm ben sevgili ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder