6 Kasım 2024 Çarşamba

Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma

 
sinemde bir kesik.
Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma,
Cura sesini basıyorum yarama...
Çiçekleri izliyorum yapraklarının dudaklarından,
Senin dudaklarını özlüyorum...
Susamış dudaklarına su sürüyorum parmak uçlarımdan.
Can buluyor yaprakların,yeşil yeniden doğuyor gözlerime bakan gözlerinden...
Çocukluğumdan beri huzurun omzuna başımı dayayıp yazıyorum kağıdıma.
Huzur benim balım,
Kara kovan,anamın avuçlarının içindeki sıcaklık.
Bir çay kaşığı yeter şifa diye,yemesem de yeter kokusu kurşun kalemimin dermansız derdine...
Teneke bir tas ile içiyorum çayımı,cırcır böceğinin kulağımdaki o tabib nefesi ilahisi...
Sinemde bir kesik.
Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma,
Kulağımın çekmecesinden alıp bir cümlelik sesini,basıyorum yarama...
Kabuk bağlayan kim,kabuğun koruduğu ne inan bilmiyorum...
İki oksijen elele tutuşmuşlar,sımsıkı,öyle sıkı ki bir olmuşlar aleme,nefes olmuşlar sevdaya...
Kaşınıyor kalbim.
Kopartıyorum kabuğunu yürek sandığımın her seferinde,
Kutsal mektupları atıyorum zihnimden her gün binlerce kez,tekrar ve tekrar,
Ama ellerim beni dinlemiyor asla bu emirde...
Sinemde bir kesik.
Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma,
Elimde çocukluğundan kalan mutlu bir bakışının fotoğrafı saklı,o bakışını basıyorum yarama...
Bir karınca alemi içim,yürüyorum yürüyorum hiç durmadan,adımlarımın sahibi sıcak ekmeğinden bir parça koparıyor sonra.
Ekmek kırıntılarımın tapınağısın sen...
Esaretim sana yürüyor,
yüreği kocaman,boynu bükük önüne...
Sinemde bir kesik.
Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma,
Çiğnediğin ekmeği çalıyorum,dudağımı dayayıp güzel dudaklarının kapısına,ıslak ekmeğini basıyorum yarama.
Öpüyorum dudağının meşe kapısını usulca,kokluyorum yüzünün asma kokulu yeşil duvarını öperken seni o sırada...
Hırsız bir karınca siyah tenimde ruhum,
Ve ırkçı tüm karıncayiyenler kanımca...
Sinemde bir kesik.
Çiğner gibi bir tütün yaprağını kanıma,
Denizden çıkan tenini demleyip odun ateşi bir güneşte,deriyorum teninden sırf bana özel o şifa tuzunu ve basıyorum yarama...


21.09 tuz,yara ve kabuk üzerine...iyileşemeyen yaralar var insanın ruhunda tıpkı ağaçlar gibi ve ağacın kabukları...

Hiç yorum yok: