23 Kasım 2009 Pazartesi

eksik gülüşüne sarılan...


acıyan ellerimin kanayan sıcaklıgından akıp gidiyorum sana...kanayan içimin soguk terlerinden dökülüp anlatıyorum sana tüm masallarımı...diz kapaklarımı çakıl taşlarına , avuçlarımı taş parçası sızılara emanet bırakıyorum ne zaman düşsem yüzüstü yerlere...yanıyor ellerimin içleri...kanıyor çocuk cesaretsizligim içimde bir yerlere kaçıp...


ayakta duramayan genç dengesizligimin cesur hayallerini ıslattılar gözlerimde...hızlanan kalp atışlarımı heyecandan yanan avuçlarımda kuruttular yine...kuruttular gözlerimde ıslanıp suladıgım tüm hayallerimi...


ve ben ayaklarının altına yol olmak pahasına düştüm tüm hayallerimden ellerine...bir eldiveni giymek kadar kolaydı , bir çorabı çıkarmak kadar üşenilirdi bir sonraki günün sorumlulukları ve silmeye ugraşmaktansa sayfaları yırtmak kadar basitti tüm seçimler kafalarımızda...


ve ben ayaklarının altına yol olmak pahasına düştüm tüm hayallerimden ellerine...eksik gülüşüne sarılan bir hıçkırıgım şimdi seni gördügüm herhangi bir günün akşamına uyuyan...

Hiç yorum yok: