30 Eylül 2010 Perşembe

yaprağı kadın şehrin çocukları...

sigaranın alevinde yanıyordu tüm pişman çığlıkları...
içine düşebilsin diye dumanın hazalı,
öldürüyordu kuma gömüp çölde onları,
katil ruhlu nasır elleri ile masum maskeli babaları...

ve yaprağı kadın şehrin çocukları,
yetim yanıyordu dumanlarıyla başbaşa tüm sigaraları...
sigaranın alevinde yanıyordu tüm pişman çığlıkları...

ve sen,
oysa sen,
dudaklarını sımsıkı kapatıp susturuyordun içini...
bıraksan da senden zaten uçmayacak mısralarını kafesliyordun.
gök yüzünü esarete teslim ediyordun boş yere...
yağmurları bardağa kelepçeliyordun...

ve bir gün gelecek uzaklardan bir yerlerden çıkagelip,
yanımdan geçip gideceksin farketmeden öylece biliyorum,
ellerim yansada cıss demeyeceksin dönüp çocuk kalbime...

2 yorum:

üryan dedi ki...

yağmurları gözlerime kelepçeleyemedim ama..
az önce aktılar..
fena aktılar hem de..
dağıldı kağıdın mürekkebi,
ellerim
dillerim
dağıldı/m..


BU şiir..

e.t. dedi ki...

esir damlaları büyüttü göğün hapishanesinde bulutlar...
sustu, yaslı, karalar bağlayan
geride kalan bekleyen yağmurlar...
elleri kelepçeli bakışlar uçurdu,
şehirde balık kokan gül yolu kıyılar...
adımların kavuştuğu güne düştü anılar...
ve hatıralar ,hatıralar...
eller sustu,dil yumruk olup küstü...
bu şiire bilinmez bi haller düştü...

evet O şiir...