18 Şubat 2011 Cuma

bir helke suyun yüzünde...


sızıver yüzümün çatlaklarından içime...
ama sızı verme...
düşü ver gülüşünden gülüşüme bir taş köprü örer gibi...
ama düşüverme...
düşe yaz en mutlu çocukluğundan sağıp cümleleri satır satır
bana yazdığın mektuplarda...
ama sakın düşeyazma...dikkat et...

dışarısı eksi yirmi gecesi...
ve bir helke suyun yüzünde ,
incecik donup buzlanan suyun soğuk yüzü sanki yüzüm...
gülüşünden yüzüme ılışan,avuçlarıma bulaşan bir sıcak bu uzattığın...
yüzüm çözülüyor gülüşünden esen alevden ipek çarşafa sanki...
ısınıyorum hayaline...
ama dedim ya gülüm,
dışarısı eksi yirmi gecesi...
ne zaman kollarımı açmaya kalksam,
bu soğuk pıranga,yapraklarımı tutuyor benim...
el susuyor,yol donuyor...
ve ben hasretinden kışlar eskitiyorum...
soğuklar yangın yeri,üşümeler yetim düşüyor şubatına.. .
yüzümde lapa lapa hasretin taneleri eriyor...
ben seni ıslanıyorum ,
şehirlerarası otobüslerin öksüz pencerelerine başımı dayayıp...

kaç watt bu yüreğinden kırıp yüzüme vurduğun buzdan su söyle bana ?
yüze yangın,yüreğe kar düşüren üflediğin bu günah kimin cehennemi...



an ki zaman ; 04.06

* noktalama hataları ve yazım yanlışları bile bile yapılmış seçimlerimdir;şiir suçSUzDUR...

Hiç yorum yok: