14 Haziran 2025 Cumartesi

Venceremos

 
Yüz karıncaya fazla gelmiş diğerleri,
Nasıl boğarız diye düşünüyor birileri diğerini.
Kafese kapatılmış yüz yıldır bir aslan,
Sessizce uzanıyor ruhu bedeninden zorla söküp koparılmış sanki.
Uyuşmuş kanında eski güzel ormanlar çayırlar,
Uyuşmuş tüm kükreyişler cebinde.
Ne zaman bir lastik patlasa bombalar gibi bombalara özenip,
Yaşamak için kaçıp uçuşuyor ağacından binlerce güzel kuşlar,
Yaralı kuşlar bile kızıl kıyamet al göğsü ile,
ıslak ve yorgun ölüyor havada,
Ruh çıksa da kanat çırpmaya çalışıyor hala küçük bedenleri,
Korkuyor yanan toprağa bile düşmekten cansız masumlar...
Yüz karıncaya fazla gelmiş diğerleri,
Nasıl boğarız diye düşünüyor birileri diğerini.
Yaralı bir aslan kükrüyor kafesinde göklerin gürlemesi gibi,
Bakıcılar korkup titriyor kafeslerin ardında bile
Uyanıyor tüm düşler,
Uyanıyor tüm yıldızlar.
Ve güneş tutuşup daha bir heyecanla kaynayıp bir kahramanın elinde altın bir kılıca dönüşüyor.
Yüz karıncaya fazla gelmiş diğerleri,
Nasıl boğarız diye düşünüyor birileri diğerini.
Nasıl sığamıyor bir yuvaya şu koca dünya bilmiyorum,
Yuvanın ardında sonsuz bir toprak üstelik açmış kollarını sarılmak için seni bekliyor...
Korkma,
Bitmez bu şafaklar sevgilim,
Kül olsa da üzerine bastığımız bu her daim mis kokan topraklar,
Düşse de gökteki güzel kuşların hepsi istemese de yere kırmızı bir tüy ırmağı gibi,
Yine de eminim biliyorum,
Yine ve daima,
Kazanacağız...


08.03
 
Merak etme küçük aptal,
Kırılır en hain parmak gerektiğinde kendi elimizde bile,
düşer bileklerimizden tüm kelepçeleri ellerin,
Kırılır ve hatta erir durmadan harlanan ateşimizden bütün o yalancı demir parmaklıklar...
merak etme sevgilim,
ne kadar büyütüp baksa da kendi elleri ile,
zamanı geldiğinde vurur tüm hain köpekleri aslan postlu kadim çobanlar...

13 Haziran 2025 Cuma

üç atsam beş geliyor dudakların

 
Bir dünya savaşı sevişmemiz.
Yansın şehirler gibi tenimiz en derininden umrumda değil.
Patlasın gökler patlasın bombalar,
Yansın gözlerimiz tutuşup aşktan,
Solsun tüm çiçekler dudaklarından bırak,
Ağzımda can suyun dolu,
Bırak yeniden ekeriz...
Öp beni sorgu sual yok,bıçakla dilimdeki gizli sırrımı,
Şiirimi sök sevişe sevişe içimden...
Bir tencere kadar döv beni,
Bir şişe boyu kes yağmala acıma lütfen.
Ama yalvarırım öp beni,
Nefesim dudakların yaşat beni en serin en güzel içinden lütfen...
Bir dünya savaşı sevişmemiz.
Yansın şehirler gibi tenimiz en derininden umrumda değil.
Patlasın gökler patlasın bombalar,
Yansın gözlerimiz tutuşup aşktan,
Yarınlar değil bile,
Yarın dahi yok sevgilim,
Son saatlerimiz belki,
Beni tenine yakıp göm lütfen...


00.13 uğurlu sevişmelerin kaypak zarı.
üç atsam beş geliyor dudakların...
sana,tüm dünyayı kaybediyorum sevgilim,
sana tüm yarınları feda ediyorum...

bu kaçıncı dünya savaşı aptallığımızın

 
Bence değişmeli kanunları doğanın,
Gezegende düzen dediğin bu düzensizlik bozulmalı.
Ne zaman bombalar aydınlatsa uzağından geceyi bahçesinde,
Zenginler ve krallar kaçmamalı mesela yerin altına korkmuş böcekler gibi.
Aslanlar mermileri ısırıp yerken,
Elinde dürbünlü şerefsizliklerin makinası ile korkaklar övünmemeli mesela uzaklardan.
Kahramanların kafaları kesilip asılmamalı duvarlara yalanlarla.
Savaşmak sanki eşitmiş gibi.
Adaletsiz köpekler kafesi.
Şarapların içinde yüzüyor piranalar,
Ve uyuşmuş tüm delikanlı akşamlar...
Söylesene mahalleyi kim koruyor artık.
Demirden paslanmış aslanlar müzelerde sıkılarak gezdiğin tertemiz yollar müzelerden...
Tarih kandır terdir çamurdur oysa.
Tertemiz camlardan,cilalı parlak mermer yollardan göremeyiz gerçekleri asla...
Bence değişmeli kanunları doğanın,
Gezegende düzen dediğin bu düzensizlik bozulmalı.
Ne zaman bombalar aydınlatsa uzağından geceyi bahçesinde,
Yan çizmemeli donuna dolduran yalancı abileri gezegenin mesela.
Masumlar aç.
Masumlar yaralı.
Sahtekar itler havlıyor ayağı kırık ata belki ama,
Çiftesi azrailin öpücüğü hala buz gibi demir dudağıyla gecede ışıldayan nalların...
Al dinazorların binlerce yıllık siyah kanını topraktan aptal sarı çocuk,
Ve rahat bırak bizi ve yarınlarımızı...
Sen kaçarken zengin korkak kilerine yer altlarının,
Cesur ve aç aslan yavruları ölmesin kırmızı topraklarında bereketin...


23.58 bu kaçıncı dünya savaşı aptallığımızın...
yazık.
Ve yazıklar olsun susan tüm insanlığa sevgilim.

elini çırpıyor Tanrı göklerden bulutlardan


Göklere yükseliyoruz topraktan kopup kayalardan yanıp,
Ağırlaşıyoruz Tanrının ellerinde gökyüzünde,
Sevdiklerimiz,yeşil cennet bir bahçede çimenlere dizilmiş cam bardaklar,boş vazolar ve şişesi kaderin,
Kader dediğin beyaz bir kağıt sevgilim,
Ve Tanrı tutuşturmuş elimize bir kalemi,
Ne yapacağımızı bilmeden karalıyoruz yaşamayı...
Ve elini çırpıyor Tanrı göklerden bulutlardan,
Biz düşüp dökülüyoruz sevdiklerimizin içine,ruhlarına.
Şekil alıyoruz ayağa kalkıyoruz onlarla beraber bir süre sonra,
Doluyoruz birbirimize,birbirimizde...
Zamanı gelen çatlayıp kırılıyor,
Ve beraber dökülüp karışıyoruz sonra toprağa.
Yok olan hiçbir şey yok,
Güneşi bekliyoruz yeniden Tanrının avuçlarına yükselip doğabilmek için ellerinde bir kez daha...


19.04 dejavular ki zihninden kaçıp kurtulan hatıraların ey rüyalar...

kokunun her daim burnumun sancağına çekili hayali

 
Yüzüme tükürüyor karanlık gökler,
Dalmış gitmişim uzaklarıma,
Islanıyorum umursamadan gökten boşalan denizleri,
İçimde bir şehzadenin tutuşmuş is kokulu hırsı ısırıyor ruhumu,
Boğazın güzel gerdanında beyaz bir kolye misali balkonumdan,
Yüzümde esintileri ile tarihin,
Bıraktım çoktan kıtaları,
Göklere bakıyorum...
Yüzüme tükürüyor karanlık gökler,
Dalmış gitmişim uzaklarıma,
Islanıyorum umursamadan gökten boşalan denizleri,
Kafamda hayali ıslak saçlarının bir bahar vakti,
Önemi yok hangi bahar olduğunun,
sana bırakıyorum sen seç...
Yarı kurumuş düşlerimi katlıyorum toplayıp mavi bir ipten,
Kurumamışlar hala,
Giyemiyorum birini çekip alıp içlerinden üzerime...
Yağmurdan,ütüsüz kırışık kefenler kaçırıp saklıyorum,
eski kadim sandığına tarihimin.
Yüzüme tükürüyor karanlık gökler,
Dalmış gitmişim uzaklarıma,
Islanıyorum umursamadan gökten boşalan denizleri,
İçimde hayali tüm fetihlerin,
Kahramanı benim buğulu gözlerimde bu zamansız eşsiz gösterinin,
Başımda tacı,güneşin tüm renkleri ile sarılı kutsal taşların,
çocukluğumdan bu yana bakıp suladığım tüm başarmaların,
Yine de aklımda hala,
Asla aşamadığım gözlerinin surları,
Ve kalbinin şehrinin kutsal kadim kapısı...
Dilimde,daha ateş almadan kırılan demirden topları ruhumdan döktüğüm aşkımın...


12.12 

Ellerinin kokusu,
Ve bu kokunun her daim burnumun sancağına çekili hayali.
gözlerinin fethi.
bu kaçıncı çabası zavallı ruhumun.
altınların üzerinde hint ipeklerine uzanan tenim,
neden bu kadar canı yanıyor peki sol yanımdaki şehrin.
yüzüme esen ılık rüzgarına rağmen,pelerini mavi bir deniz,üşümesin diye omzuna aldığı,
tüm bu parlayan sarayların...

11 Haziran 2025 Çarşamba

Göğüs kafesimdeki korkak


Hey!
Göğüs kafesimdeki korkak,
Nefesler yakıyor mu hala canını cehennemden eriyip damlayan demirlerden bir alevin damlaları gibi.
Uyuyabiliyor musun peki uyumaya en uygun yer aslında diye düşündüğün bu karanlık nemli zindanda yine de tek başına...
Hey!
Göğüs kafesimdeki canavar,
Gözlerini kapatıp cennetin serin rüzgarını hayal ediyor musun hala yüzünde,
teninde yanan tüm acılarından kaçıp...


05.14 aydınlanıyor sabah,kararıyor gözlerim.

Tomorrows are just the pictures I painted as a child, my love

 
A sharp sword stretched out on its back looking up at the summer sky, 
On the thin, sharp rope of my course, 
I am the walking ant of my uninterrupted steps, 
I am the pen of my own dreams in my nights. 
Tomorrows are just the pictures I painted as a child, my love. 
I spin the thread of today in my hand, 
All yesterdays are still breathing like rugs on my wall now; 
I gently caress their knots one by one... 


04.54 that's all from me for tonight, see you my love.



* Please forgive me for the idioms, metaphors and rhymes that may change from language to language due to translation. I am happy if we could even get a little closer to each other in the emotions felt.