29 Aralık 2025 Pazartesi

soyu asil öpüşmeler kütüphanesi

 
- buluşur muyuz yeniden ne dersin,hiç bir şey olmamışcasına taze,ve yeşil yaprak yeniden ?

- karınca ağzından düşermişcesine bir damla kıvılcım;nasıl yakar bitirir kocaman yeşilden bir okyanusu...akıl almaz...ceplerimde çocukluğumdan katlı endişelerim var...ellerim yangın iken,ayaklarım üşüyüp titrer her nasılsa bilmem;üstelik ikisi de aynı memleketten...

Korkuyorum seni,beklerken seni,sevişirken seni korkuyorum;elim tetikte,vurabilirim bilmeden daha kendimi.

Kim zengin,kim fakir umrumda değil inan;yere batsın yalanlarınız ve tüm saçmaladıklarınız...

Orman bilmez kutsal bedeninden basılan ne sabunu ve parayı.umursamaz zaten bedava evleri kaç paraya sattığınızı ey yalancılar.

* rahatla biraz sevgilim,boşver,ne kutsalsın ne de peygamber.

00.03 soysuz yalanlar.soyu asil öpüşmeler kütüphanesi.

Mutlu arabesk

 
Mutsuz rock,
Mutlu arabesk.
Sekiz yıldızlı rahibeler tatil köyü.
Yabancı dilde yüz tanıdık ölüm izledim,
Yine de yüzde yüz anlamadım,
Boşlukları doldurdum hep,
Bi tanıdık ölüm etmedi hiç kimse,
Alkolsüz kokteyller ile yıkandı musalla'm.
Mutsuz rock,
Mutlu arabesk.
Sekiz yıldızlı ultra her şey dahil mahşerim,
Hoşgeldin kıyametime,sevgilim.
Durma haydi cehennemlerden cehennem beğen,
Tut elimi,
Koşalım sıcağımıza seninle eylülün göç eyleyen kuşları gibi...
Mutsuz rock,
Mutlu arabesk.
Sekiz yıldızlı kan kusturan taşlara oyulu manastırım.
İtiraf edilemez yalanlarım,
İçimden ölmeden çıkarılamaz günahlarım,
Mezarları kim kazıyor sevgilim,
Kim çalıyor ölü güzellerin üşümüş mor dudaklarını...
Mutsuz rock,
Mutlu arabesk.
Sen ne yaptın bana bilmiyorum inan,
Ara ara bulamıyorum,
Seni.
Sekiz yıldızlı her şey dahil mavi sıcacık kabrim,
Kim ölü,
Ve kim bu ölü beni usulca yıkayan,
Sıcak dudağıyla beni ölümden geriye çağıran kim,söyle lütfen...


23.48 derimdeki iz ,derindeki iz'i hatırlatırken.

yanan otlar denizi

 
Saat gecenin yarısı,
Ay kapatmış ışığını,
Zifir karanlık yaşamak,sokaklar ve seheri artık sabahın.
Sevmek,değil ki parlayan bir taşın yalan söyleyen ışıltısı,
Sızı,değil çıplak bir yılanın göğsümde ısırığı;
Sırtını dönsen,bir yangındır her nefes içimde bir türlü sönmez söndürülmez,
Kırılsan küs düşsen ve baksan bir çocuk gibi masum ve ağlak,
bıçaklar bin kıymık bıçaklar beni en derinimden...
Can benim,acı benim,
Kime sordum ki dediler deliliğimi bana,
Beni yüzüme tükürüp öpenler,uçsun ellerimden kollarımdan baharın uğurlu böcekleri gibi.
Ve,
Saat gecenin yarısı,
Ay kapatmış ışığını,
Zifir karanlık yaşamak,sokaklar ve seheri artık sabahın...


23.01 doymazlığın sandalı kürek salmış denize.yanan otlar denizi...düşler ve ah bitmez tükenmez şu tepemizdeki karanlık...

terketmedi kabrin beni


Güzelliğin külü,
Ey ruhumu yıkayan kara yangından toz,
Yüreğim tarafı,
Zayıf yanım,
Sağ yanımda bir aslan büyür,
Solum bir bülbül şiiri...
Kederin tenimde bi yakıp bi donan mum damlası,
Gül yaprağım,
Rengi bulunmazım,
Aç kaldım,susuz kaldım,
Ekmek dilenmedim;
Şifa balını emdim yüzünden,gülüşünden...
Öldüm öldüm dirildim de,
Sevdanı içtim yeniden uyandım,
Gülü bülbülü bildim,
Yağmur,toprak yazdım bizi...
Ey nazlı göğüm,ey bulutlardan gelinlik,
Kırk yıl oldu,yağmadın,
Unuttun,
Sarıdan sarı çölüm şimdi,
Aç kaldım,susuz kaldım,
Koymadı hiç,
Sensiz kaldım,
Develerim öldü,dikenlerim kurudu düştü,
Vazgeçmedim;
Sevdim seni...


22.19 haberin var mı...terketmedi kabrin beni...

uyuması gereken çocuk atlar zamanı

 
Keder kopmuş tırnağımdan bin sızı ile,
Düşmüş toprağa ince ince karışıp derinlere ip ip suretim,
Ezilmiş bin yıl susup,
Tunç tohumlanmış,krom çiçek açmış,
Çelikten yiğitler büyümüş kanat çırpmış ateşten göğüne kara zamanın.
Har ateşi emmiş çocuklar kutsal analarının göğsünden,
Ateşini doğurmuş yeşil yapraklar,
Savaşını zeytinler...
Keder kopmuş tırnağımdan bin sızı ile,
Düşmüş toprağa ince ince karışıp derinlere ip ip suretim,
Öpülmüş yüz yıl küsüp,
Bir mum sönmüş kan kaybedip,ve kırk mektup yanmış ihanete uğrayıp...
Kıymık çıkmış sızısının memleketinden utanıp,
Yürek yanmış mavi bir alev ile büzüşüp...
Keder kopmuş tırnağımdan bin sızı ile,
Düşmüş toprağa ince ince karışıp derinlere ip ip suretim,
Sevda bıçak olup bir fidanın göğsünde uzamış göğe,
Ve ağaç yemiş gümüş ışıltısında keskin çeliğini zamanın...
İnsan sarıldıkça canı yanmış yaranın,
Ve kalbi sızlamış güneşinde ışıldayan her yeşil yaprağın...

21.30 uyuması gereken çocuk atlar zamanı...ay süt içer mi masalından önce peki...

ve kırılgan kurumuş sarı bir saman güneşten

 
ahmed arif sevmiş sevgilim;
Biz gölgesinde ısırgan otu sadece belki,
Belki bir karahindiba tohumu bir nefesinin rüzgarına binip sonsuzluğa sürüklenen bir şiirin rüzgarından düşüp...
Aslandişim,üfleme çiçeğim,
ey kuru dalda renk renk kumaşım,kalbimden demli tek can dileğim,
ahmed arif sevmiş sevgilim;
Biz gölgesinde taşın tuzu,bir tutam kekik kokusu...
Belki çamdan damlayan sakız güzel yüzün,
Alır tüm acımı,ağrımı karnımın kelebek çayırlarından,
Ağaç kovuğum,yaban balım,
Gün döner yabangülüm,zaman dökülür değirmenin kollarından ey rüzgargülüm,
Biz taşın kovuğunda saklı bir eski anahtar,
zulada yaş taze bir sapan...
ahmed arif sevmiş sevgilim;
Biz gölgesinde bir ayak izi çamurda kurumuş,
Yağmur kokum,kar suskunluğum,
Mektubumda,en güzel satır...


21.15 zamansız sevişmeler.kibar olmayan sevmeler.ve kırılgan kurumuş sarı bir saman güneşten...

* Sana,bizden olmaz demişler;varsın bizden olmasın be sevgilim...

26 Aralık 2025 Cuma

yerçekimi silinmiş gökler

 
Önce avuçlarımı sıktım,
Toprak taştı dosta düştü.
Durmadı bin gün yağmur ardına koştu.
Kabri yemyeşil nergis koktu.
Dudaklar ıslandı,dil kurudu,dualar yaprak döktü.
Mısralar canına kıydı tabuta düştü.
Kullar yalan sardı kabre koştu.
Sitemler çığlık açtı,
Derdin sonsuz çölünde,
Atım çatladı da yere çöktü...
Kaldım yayan,kaldım üryan.
Gün terk eyledi,ay sindi.
Kaç derman yaprak kırdı dalından,
Kan bile vazgeçti al'ından...
Önce avuçlarımı sıktım,
Toprak taştı dosta düştü.
Durmadı yüz mahşer peşime düştü,
Bir gaz lambası idi kırık yüreğim,
Akşamın üç kelebeği alev'e üşüştü...


21.25 yerçekimi silinmiş gökler...okyanuslar uçuşuyor başımız üstünde...balinalar leylekleri mevsimimizin...süzülüyor zaman gözlerimizden kopup yüzen solgun bir yaprak gibi dalında...