Dal kırıldı düştü biz uyurken,
Kuşlar uyandı...
Candan serden geçmişiz zaten,
Gülüşümüzü yüzümüzden koparmak isteyen kim ?
Ağaç kurudu,çatırdadı gövdesi hayallerin,
Yapraklar kurudu döküldü de sevgilim,
Üryan rüzgarın öpüşlerinde tende tek umut misali,
Bebekten bir yaprak,yemyeşil hep taze filiz
bir sevdan kaldı,
Göç katar yollardan koşup doldurup,
Döke saça damla damla yılları,
Avuçlarımdan suladım seni...
Bir daha sevmekten vazgeçmişiz ilk andan zaten,
Ellerimizi,altından kelepçeler,zorla tutmak isteyen kim ?
Dal kırıldı düştü biz uyurken,
Kuşlar uyandı...
Can giymiş kuşlukta kefenini çoktan,
Tertemiz ak düşse özenli bir kabre ne,
kan revan kırmızı bir gök, bedenden yağıp düz toprağa düşse ne...
Duasız kaldı gömülüp verilmiş tüm tuzdan sözler,
Bastık sırf sen dedin diye kumlarını zamanın da,
Yara kaynadı da sızısı hiç çıkmadı içinden belki sırf bu yüzden.
Doktoru kör kaldı çiçeklerin,görmedi göremedi,sürgünleri acıyan dudaklardan cennete miras kaldı...
Sevdaya inandığını söyleyen tüm yalancılar,
Makası tuttu da elinde şifa diye diye,
Korktu kurudu dalında tüm o güzel güller...
Sustu tüm kuşlar,
Gölgeler çöktü aydınlık şafaklara da,
Bıraktı şiir okumayı,
sarp kayalardan doğup gelmiş kıtalar uçan, içimdeki o aslan bülbüller...
Kurudu güller önce içinde sonra dalında da,
Dal kırıldı düştü biz uyurken,
İçimdeki tüm kışlar uyandı...
Kağıttan kalemden vazgeçmişiz zaten,
Gözlerini gözlerimden koparıp uzaklara kaçıran kim ?
Dal kırıldı düştü biz uyurken,
Kuşlar uyandı...
Canan'ım günaydın dedi de,
Bana sanki bi tek,kutbun sonsuz karanlığı kaldı...
10.43
doğuyor sürgünler yırtıp geçip yaralarımı.
Kanım lav oluyor da kaynayan damarımda,
Ne zaman bir nefes sen ile karşılaşsa gökte gözlerin ile kurtulup tenimden,
Kabuk tutuyor ateş,
Bir dağ bitiyor yürünebilecek içimde seninle.
Zehirden dumanlar tütüp şiirler yazıyor göğe...