29 Ekim 2010 Cuma

Öz Yaşlarım...


saçlarımı tarayan yağmurlar...
ıslak öpüşlerin sıcak rüyaları...
yere düşüp kırılan el örgüsü veda'n...
elveda'n...
içime düşen şubatlar...
avuçlarımda sakladığım nemli ağrı...
yüzümü okşayan soğuklar...
gökten başımıza yağan tüm kar'dan yıldızlar...
arası açık ayrılıklar .. .
dudaklarımı öpen sıcak yabancı çay bardağı...
kulağıma düşen çığ...elvedaları üfleyen nefeslerin...
tenime düşen lav damlaları öz yaşların...
kulağıma düşen ateş hiç kırıkların...
elveda'n...
ruhunu ruhumdan yüzdüğün gün...
yüreğinden sürgün yollara düştüğüm gün...
kalbimde tuz basılı memleket hasreti,
gözlerin...
düşlerimin, bulutlara değen dağ rengi gözlerin...
insan yürümez karlı yollar evi tenim...
kar tenimde yüreğime düşen ayak izlerin...
aya bakan aya izlerin...
yak izlerin...
elveda'n...
ve yanıyor öz yaşlarım.. .

3 yorum:

üryan dedi ki...

acıtıyor..

e.t. dedi ki...

can yanıyor...

üryan dedi ki...

can yanınca, can da yakıyor değil mi..

bir vakit;

Bilmediğim
ve
ne yapacağı belli olmayan
bir duyguyla
hırpalanıyorum boyuna..

diyordu Zarifoğu...
-zarifti.. o hırpalanıyordu sadece.. ya ben ?-

bense;

Bilmediğim
ve
ne yapacağı belli olmayan
bir duyguyla
boyuna hırpalıyorum ..

demiştim..
böyle birşey sanki..