25 Aralık 2010 Cumartesi

sur/etsiz haykırışlara susan çığlıklar...


ihanET ki,ete bürünen ruhların teslim olduğu güçsüzlüğün adı...
tanımsız olan aslı...
anlatılamaz bir zaman gibi dilinde kıymık bir andı sızı...
kıymıktı tadı adına saplanan...
ihanET ki,etteki suretlerin titreyen o yalan cesareti haykırışı...
ve yüzüme doğrultulan silahın hedefine boyun eğişiydi çekilen pimde zaman...

ellerinin arasından yuvarlanıp düşen el bombası saniyeler kayıp gitti işte...
sen suçladın...
ben inkarımdan kaçıp sustum herşeyi...

ihanET ki ,büründükleri zayıflığın kemiğe sarılan laneti...
ihanetET ki ,eti ete düşürsün tüm bu asılsız yavan oyunlar...

zavallı ahmaklar...
nefretin yüzyıla gömülen kin tohumları...
asla unutulmayan...
unutulmayacak olan...
zavallı ahmaklar...
etinizi soyunduğunuz gün utancınızı örteceğiniz o kutsal günü doğacak güneşiniz.
ve ardınızda kalacak süt dökmüş rezilliğiniz...
inKAR edeceksiniz herşeyi biliyorum...
bu yüzden güzel dudaklarınızı kilitliyken,ardına dek üzerime kapanmışken,
ve sokağın soğuğunu diliniz ucundan sakınırken izlemeyi seviyorum...

1.sözüm ki özümdür...tek sözümü dahi bardağınıza demleyip dökmemiş iken,beni benden duymamışken nasıl yalan ile suçlarsınız,,,
2.ihanet nedir...ihanet tanımınız ancak tanıdığınız kadardır...tek harfi dahi ihanetin kokusuna sinse tüm kağıtlarımı,bu şiirleri ve yazan her anı yakar atarım...
3.hayal ettiğiniz yalanlar,benden hiçbirzaman dinlemediğiniz saklı odamın saf gerçekleridir oysa...
boyunlarını vurmak onları zaten hiç ama hiç anlamamak manasına düşer ki,yazıktır...

hakkınız olmayan acıları tenime çakmaya çalışmanız...
gerçekleri bilmiyorsanız eğer,bildiğinizi sandıklarınızla tende ateş yakmayınız lütfen...

bir şair düşer dilimden çünkü o an,ansız bir taş ağacından kuşu sebepsiz çalmış gibi...bir şair düşer dilimden...

üstelik diviti dilime henüz değmemiş iken...
beni duymadan kulağınızda,bardağınıza dökmeyiniz ağzınızdan taşan lokmalarınızdan...

sur/etsiz haykırışlara susan çığlıklar...
nereye göç ediyorsanız kanatlarınızda,çağırın beni...
ben ki tüm insanlığı bırakıp gitmek istiyorum ardımda...
kimsesiz...
yanlış kurulan yanlışların oyuncak mısralarıydı şiir dudaklarınızda sanki...
oyun hamuru gibi eşsiz şekillendirdiğiniz işlediğiniz satırlar...
oyunu sevmeyen ,sahneye çıkardığınız üçüncü tekil şahıslar...
ve izleyip kırbaçlayan tüm zavallı yorumlar...

şiiri duymak için,kalbini dahi durdurmalı halbuki insan...tüm sesleri soyunmalı teninden,ürkütmemek için mısralardaki kaygıyı,tüm alkışlar hayranlıktan saygıyla susmalı...

bu kalabalıklarda ölür gider aslında güzel olan tüm yalnızlıklar...
kabul etmesenizde aslında katilisiniz,sizi arzulayan yalnızlığınızın...
sadece inkarınıza mısra kazıyorsunuz bilinçaltınızda...
farkında bile değilsiniz üstelik bunun,rüyalarınız dışında...

* yal/ANcının mumu kandil yağına susamış bu gece ve alevlerin dudakları kurumuş gölgedeki düşlere...
bilmemki niye ...

2 yorum:

üryan dedi ki...

Saldırı..
En hak etmeyene..
üstelik sebepsiz..
bu öfke..
bu kin..
bu hır..
Neyin nesi?
Sadece kendimi
sedece kendime dökerim..
kendimi sökerm kendimden..
bilmeden,
dinlemeden,
gayret bile etmeden anlamaya
Zan..
zan..
zan..
öfke unutturmuş size;
hatırlatırım ;
zannetmeyin ! zira zannın çoğu yalan !!!

e.t. dedi ki...

...