İçimin hayalet ağrısı.
Kanıma usul usul düştün karıştın ilk başta.
Etime filiz açtın ilk baharın rüzgarına binip uçuşup.
Kemiklerime sızdın ince ince,içinde sessiz yürüyen bir dert misali.
Karıştın nefeslerime,
kardın kendini ruhuma vurup vurup,eleğe yüzlerce kez düşen buğday tozu gibi.
İçimin hayalet ağrısı.
Yokluğunun hemen bir sonraki gün ertesi,
Sabahın beşi,bilemedin beş buçuk zamanı,
Sessiz ve soğuk mevsime inat her şey,
Bir önceki günün tüm izleri yazmış olanların mektubunu kumlara...
Tüm yaşanılan;şans eseri mi,sanat eseri mi bilemiyorum.
Ruhumun fantom ağrısı.
Kalbim iki yüz metrekare,bir artı bir ama yinede,
Zaten neden böldü ki duvarlarla yaşamını parça parça insan,
İki yüzlü belkide...
İçimin hayalet ağrısı.
Düş yapbozumun eksik parçası.
Belki küçük parçam,belki de bütünümün yarısı...
Ruhumdaki dert şehrimin hama dolabı,naure çarkı.
Damarlarım ki,inleyen ağlayan dert taşıyıcıları kainatımın.
İçimin sıcak kırmızı suyu.
Kan denizlerimin kalyonu.
İçimin hayalet ağrısı.
Kuzey denizlerim.
Dert hamurunu beraber karmayı öğrenemeyen aşıklar şehri.
Dört eli var en kirlisinden aslında bu aşk denen yangın bedenin.
Ve herkes yanmaya razı,ses çıkarmadan...
İçimin hayalet ağrısı.
Birim,
Sekizim,
Dünüm.
Deli gömleğim...
Boğulduğum buz okyanusum,atlantisim,
kanbur balinam...
İçimin hayalet ağrısı.
Yokluğun,matematiğin sıfırı...
İçimde ise,bir ağaç misali büyüyen eksilerin çınarı...
İçimin hayalet ağrısı.
Sonsuzum.
Kim kopardı,kim kesti aldı,
Kim koptu bilmiyorum.
Uyanmak istemediğim bir yerinde uyandım o en güzel gecemin.
Dualar ile sevdaya rüyalandım.
Bir ermiş dinledi beni.
Sustu ve hiç konuşmadı...
İçimin hayalet ağrısı.
Manasızlığımın yıldız tozu,
Tüm manalarımın tanrıçası.
Karbon göz yaşlarım.
Düşsüzlüğümün çatı katı,
Sevgi çölü.
Bilinçli hatalarım.
İçimin hayalet ağrısı.
Nefeslerimin yanar dağı.
Dildeki en büyük hatam,yazım yanlışım,
Sallanan dişim...
Barut yanığım,
İs kokum,bembeyaz gömleğimde kömür tozum,
İçimin hayalet ağrısı.
Sızlayan kıymığım,
Dilimde açmadan kuruyan küfürlerim.
Sallanan saldalyem.
Ağlamalarımın peygamber mağarası,
Çekildiğim sukunetim,
Kulağımdaki ilk vahiy,tanrımın ılık fısıltısı...
İçimin hayalet ağrısı.
Sonsuzluk çölüm,
çölde kuruyan,umman yağmurlarda boğulan gülüm...
Tanrımın güneşin ardına saklanan,görünmeyen tatlı gülümseyişi...
İçimin hayalet ağrısı.
Karşısına geçip izlediğim,musalladaki soğuk bedenim...
Tüm günahları kor ve kül yakan cehennemden sıcak tenim.
İçimin hayalet ağrısı.
Fırtınalar cennetim,
Dertli dolab'ım, *
Söylesene sevgilim,
Nasılsın iyi misin...?
10.34 çıplak ağaçlar mezarlığı.Üryan bir aralık tutuyor üşüyen elimi.çatılarda kediler donuyor, tanrının yaşayan fotoğrafı olmak için...küçük sıcacık serçeler uçuyor içime sevgilim,tüm soğuklara ve tüm ölümlere inat...
* " Benim adım dertli dolap " Yunus Emre
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder