" Demirden balinalara binmiştik,hava buz gibiydi,kış rüzgarı dövüyordu titreyen cılız gençliğimizi ama ellerim terliyordu,ensemden sıcacık bir ter damlası ara sıra kutuptaki bir buz kıran gemisi misali sırtımdaki soğuğu kıra kıra süzülüyordu sırtımdan aşağı üşüyen arkamda...Demirden balinanın metal ağzı açıldığında ilk sıradaki çocuklar pili biten oyuncaklar gibi sessizce yığıldılar ayakta durmaya çalıştıkları yerden,ayaklarının bastığı yere...Hiç bu kadar sessiz bir ölüm,bir cehennem hayal etmemiştim kabuslarımda...İlk iki sıra yığıldı buğday çuvalları misali önümüze.Etten kızıl siperlere dayanıp saklandık üzerimizde yüzlerce sivrisinek sesi misali vızıldayan sokmadan geçen mermilerden...Bu sesi duymak ve korkuyla saklanıp beklemek daha acı vericiydi inan...Isırsın biri beni yakalayıp lütfen ve bitsin bu korku ateşiyle yandığımız alevsiz cehennem dediğine eminim ben de dahil tüm yanımdakilerin...Dudakları kapanmıştı bir daha açılmamak üzere günlerce ama gözleri haykırıyordu çığlık çığlığa bunu yine de... içimde çok savaşa girmiştim senin önüne gelene kadar inan...ama bana bunu sorduğun zaman,ilk savaşımı hatırladım neden bilmiyorum kemiklerime kadar,üşüdüm,bir titreme bile geldi hatta içime nedense yıllar sonra olmasına rağmen o anda..."
********
- beni neden öpmedin o gün,söyledin ama neden durdun,korktun mu ?
- Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.Senin dudaklarında,ışıldayan eşsiz yıldız tozlarından örülmüş ruhunun huzuruna çıkarken kimse çocukluğunun ellerinden tutamayacak gözlerindeki anıları ile çünkü...
Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.Başını okşayamaz kimse,gözlerini dolduran hayallerini başardığın anlardaki çocukluğunun...Çünkü izlemediler benim izlediğim gibi seni...
Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.Kokusunu alamaz kimse vincent'in selvili çayır'ı misali ipekten gelişi güzel savrulup esen saçlarının,uzağından da olsa benim gibi...Saçlarının kokusu,gözlerimi kapadığım anda alemlere uçtuğum astral seyahatim benim; bir kaç saniye kadar ömürlü tırtıl düşüm...
Ezeli ve ebedi...Hatta belki de yalnızca edebi...Değişmez asla yine de ve ama...
Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.Ellerini tutmanın hayalinde yüzerken düşlerimin evliya gemisi,bir adım kala okyanus gözlerinden dudaklarının ılık iskelesine adım atmama,ellerim terler kendimden öte,düşlerim sararır bir günde öylece sonbaharın aylarını hiçe sayıp,ruhuma kırağı düşer,yüreğimin köyüne çığ düşer yollarım kapanır,mevsimlerim sarhoş olur düşer yere yağmurlar kusup...Şimşekler misket oynar göğümde.Misketler çarpışır bazı,gök gürültüleri ile...Dünya düşer dibine yüzdüğü karanlık denizin...Kutuplar yanar,Afrika üşür sevgilim...Gezegen kanar...Yüzemez olur okyanusların tozlu kitabı balinalar...Yıkılır Babil uykusunda,ve kimse kılını kıpırdatmaz...Her şairin beklediği o kıyamet düşer kırılır kutsal duvarında çakıldığı yerden...Mezarında tohum kırar,çiçek açar ama belki tüm o ünlü ressamlar...Denizler yanar sevgilim,denizler yanar...Kül olur ay ışığı bile,üzerimize yağar bir gece şiir olup tüm hayal ettiklerimiz belki...Romantik bir şövalye bizim içimizdeki sevgilim;kılıcından kan ve şiir damlar bozuk bir musluktan akan durdurulamaz su taneleri misali o kızıl toprağa...Bir kan gölüne uzanır uyuruz belki,tüm yorgunluklarımızı toplayıp sırtımıza o vakit belki biz de...
Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.Tutuşursa elele sıcak dudaklarımız,birkaç fani ömrü boyunca kalırım oranda,dolaşırım her çakıl tanesini dudaklarının görünmez kanyonlarında yıllarca...Uyuşur yaşamak dudaklarımızın ocağında...Erimiş kor demirden denizler doğurur ateşimiz bizden uzaktaki cehennemlere...Gözlerini açar toprağın altında kabrin,yaşamaya geri döner gelecekteki ölümün bile sevgilim...
Seni kimse benim öpeceğim gibi öpemez sevgilim.O gün,içimizdeki tüm kainatlar yaşamaya devam edebilsinler diye durdum inan sevgilim...Affet beni...
09.47 Kutbun kıyametinde ateş yanmaz sevgilim,kozmonotlar yanarak ölmeyecekler inan bana o soğuk göğünde tanrının.Nefesini tutmuş,nefes almıyor içinde yüzdüğümüz o soğuk deniz,şu tepemizdeki feza...Herkes kendi cehennemini doğurup büyütüyor kucağında...Herkesin kıyameti kendi elindeki fırçanın ucundan damlıyor yere...Neyi nasıl boyamak istersen öyle salla ellerini sevgilim,öyle yaşa ve öyle kapat gözlerini o bahsedilen son öğlene...
İçimin normandiya çıkartması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder