- Sesiniz; ne kadar da hiç konuşmadan,sessizlikle sulanıp beklemiş bir sabaha karşının,ilk çıkan sıcak ekmeği gibi güzel kokuyor kulağımızda,nasıl da gevrek ve çıtırdıyor çekinerek dokunduğumuzda istemeden,yıkanmamış sokaktan gelen gözlerimiz ile gülüşünüze...
- Sesim ?
- Evet,sesiniz...Merhem olduğunu hiç bilmeden, bugüne dek geçmemiş yaralarımızın sızısını nasıl da alıyor yumuşacık dokunuşu ile kaçmaya çalışsak bile...
- Şaşırdım bir anda üzgünüm.Sizinle,sanki acelemiz varmış,farklı yerlere koşarken bir an çarpışmışız da,bir kitap yere düşmüş ve güzel sözler dökülmüş yerlere gibi hissettim bir an kendimi...Dökülenleri düzgünce toplamaya çalışırken tekrarladığınızı düşündüğüm,sarfettiğiniz o güzel cümleler ile büyülendi ve sustu dilim sanki...Bağışlayın tekrar lütfen...
(Adam sustu uzun uzun dalan gözleriyle bu sefer;gözleri ıslandı,biraz daha dolduğunda ise, bu aralık akşamında şehirden ışıklarını çaldı bakışlarının içine karşısındaki kişi için sanki.Konuşacak gibi oldu uzatıp başını biraz,ama konuşmadı.Suskunluğuna,üşüdüğü bir akşamdaki anne örgüsü bir yün atkı gibi daha da sımsıkı sarıldı.)
- Sesiniz neden terketti bizi ? Sizi üzdü mü söylediklerim ? Bunu istememiştim inanın.Kusura bakmayın ne olur.
(ağlayan bir çocuğun başını okşar gibi gülümsedi parlayan gözleri ile kadın.)
(Tanrı ile yüzyıllardır oynadığı saklanbacında çok iyi saklanmış,asla yakalanmamış,başarısına rağmen üzgün olan adam,ıslak gözlerini silmek ister gibi gülümsedi,dökülsün gözlerine dolan yaşlar diye.Soldaki döküldü düştü yanağına,kaşındı biraz hatta,ama kaşımadı.Sağdaki dökülemedi kaldı gözlerinin kucağında.)
- Sesim ? Sesim,düşlerinizin yelkeni; sadece rüzgarını bekliyordu sessizce.Bu şans eseri karşılaşmalardan yüzlercesi yağıyor yüzümüze her gün ama yalnız bir gezegenden yazıp,belki bazen gecede korkularımızdan kaçmak için kendimize yüksek sesle söylediğimiz; ve bazen yalnız olmadığımıza inanmaya ihtiyacımız olduğu için uzaya bağırdığımız kendi yazdığımız şarkımıza hiç devam niteliğinde bir cevap gelmemişti sadece,üstelik bu kadar güzel,hatta eski halinden de güzel olmamıştı hiç.Suskunluğum,şaşkınlığımın everesti, siz de bağışlayın beni lütfen.Tanıştığıma memnun oldum kitap seven eşsiz güzellikteki bu değerli yalnızlığınızla...
06.58 Küçük prens,bir cemal süreya kitabı buldu o eski sokakta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder