Kırık dal.
Yere düşmüş köz yürek.
Sen dersin Gelindere,ben demişim Gilindere.
Dağlar boz bir bıçak,mavi göğün boynuna dayamış Ya Rab,
Beyaz gömlekten bulutları tehdit ediyor,tertemiz yağmur ruhundan hal sorup.
Kırıl dal.
Yere düşmüş al yürek.
Sen dersin köy ve tezek,ben demişim gönlümde memleket.
Bir güvercini kucaklıyorum zeytinde,dalında şu sonsuz ömrün.
Kırık dal.
Yere düşmüş sal yürek.
Kuzeyin kutbu erimiş akıyor suyundan,
Bir bakışınla tutuştu kuş oldu bu virane,yandı suyundan tüyüne...
Kırık dal.
Yere düşmüş kör yürek.
Tutmuş topraktan yontup mis kokulu sazını,
Bir veysel doğmuş atlamış,yuvası sırtında hançer bir yardan...
Kırık dal.
Yere düşmüş can yürek.
Taş çatlamış.
Düşü sıvamış kırlangıçlar...
Sen dersin Irmak,ben demişim Dırnak.
Kırık dal.
Yere düşmüş sessizden bir yürek.
Silinmiş mektuplardan kurşun kalem o harfler.
Kabirsiz gömülü yeminler,
Bedensiz gömülen tüm o sevdadan filiz hayaller...
Dal kırık.
Can çırpınıyor yerde kuş,
Sevdasından taş yemiş tüm o masum yürekler...
00.57 gece,tüm üşümelerin üzerini örterken.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder