
bilinçaltıma süpürülen düşler...
ağzımdan sağanak halde yağıp düşenlerin ardına saklanırdı oysa salt gerçeklerim...
asla ses kazansın istemediklerimiz...
mülteci sırlarımız...
bu nedenledir ki,ne kadar konuşursa konuşsun dil
aslında suskundu hep yalnızlığımız...
* -peki ya yüreğinde atan neydi o vakit söyle düş sabanı zamanlar çobanı ?
-bir virüs gibi bir düşünce ile ekilebilir miydi AŞK zihine peki,
yada kalbine dokunabilir miydi sulanan tüm o hayal edilenler...