26 Kasım 2022 Cumartesi

Korkuyorum

Korkuyorum.

Ölmekten değil.

Ölümden değil.

Korkuyorum.

Yapabileceğimi bildiklerimi yapamadan gitmiş olmaktan.

Hayal ettiklerimi ekmeden, vazgeçmekten.

Korkuyorum.

Herkesi geçebilecek hızımı,hiç doğurmadan düşüp toza dönüşmekten.

Korkuyorum.

Kendimden.

Korkuyorum.

Karanlıktan değil.

Geceden değil.

Seslerden değil.

Korkuyorum.

Senden.

Korkuyorum.

Bir sismişcesine yok olup gitmekten.


03.12 


22 Kasım 2022 Salı

Ağlamalarımın antartikası

Kurudu müzik.
Döküldü dans.
Çıplak kaldım.
Üşümek istedim.
Beceremedim.
Tanrımdan diledim.
Dilendim.
Dilimde bir duayı unuttum.
Ruhumu sudan bir kitabın arasında unutup kuruttum.
Kurudu müzik.
Döküldü dans.
Çıplak kaldım.
Düşünmek istedim.
Beceremedim.

Tanrımdan dilendim.

00.37 son kullanma tarihine bir saat kaldı gülmelerimin.Ağlamalarımın antartikası eriyor bakışlarının soğuklarında.

" kelimenin doğru yazılışı antartika değil,antarktikadır dedi bir penguen."

O kıyametler

İyi değilim çocuk.
Çöktüm içime.
Kalmadım hiç.
Soğudum insanlardan.
Soğudum tüm yanmalarından bu her günlerin , bu güneşlerin.
İyi değilim çocuk.
Çöktüm içime.
Umrumda değil ,
O kefenler.
O kıyametler.
O aşklar.
İyi değilim çocuk.
Çöktüm içime.
Kalmadım hiç.
Kokusu gitti dokunmaların.
Kokusu gitti kitapların ,
Sayfaların , günün , düşlerin.
İyi değilim çocuk.
Çöktüm içime.

Kalmadım hiç.

00.21 umutlarımın konkordatosu şu kulağımda usulca açan cırcır böceği kanlı telaş...


12 Kasım 2022 Cumartesi

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Üşüyor ayakları.

Titriyor yüreği gözlerinde.

Saçların cennet kokuyor çocuk.

Avuçların nefeslerimin en lezzetli durağı.

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Söküyorum tüm rüzgarları,ısırganları göğsümden.

Rahat etsin diye uykuda cennet başı.

Gülüşün şifa kainatın tüm yaralarına.

Gözlerinde bir ışık var çocuk.

Günden daha gün,

Güneşten daha güneş.

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Sesin, can suyu döküyor kurumuş ruhumun toprağına.

Sesin, hakkını helal et diyen son nefesim,

gülümseyen ölümlerimin atlasında.

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Ruhun, hayallerimin arşı çocuk.

Ateşten daha ateş.

Sudan daha su.

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Sol yanıma ne zaman koysan cennet başını,

Bir kahramanlık şiiri yazıyorum,

Bir gezegen taşıyorum imanımda sanki.

Bir çocuk sokuluyor koynumun en ılık sokağına.

Sol yanım yetimhanesi tüm ağlamaların.

Hayalden daha hayal.

Rüyadan daha rüya.

Sol yanım sen çocuk.

Sol yanım sen...



22.34 bir çocuk uyuyor yanıbaşımda,yüreğimin süt kokan beşik yuvasında.



10 Kasım 2022 Perşembe

Şarkı türkü

" Yok bana bu cihanda " çalıyor günlerdir kulağımda Maya Perest'ten.


01.58 kulağımda huzurlu bir ölümün uykusu çalıyor.gözlerimde ağırlaşıyor notalar.ve ben  sıcak bir denize son yürüyüşümün ilk adımlarındayım sanki.

Yas-ı siyah


Ey beyaz.
Yas-ı siyah bir çaresizlik yüzündeki yalnızlık kokusu sinmiş gülüşün.
Sen ise bir ağlayışı giymişsin üzerine incecik kefenin diye.


01.47

Mutluluk bir kuş

Mutluluk bir kuş.

Göz görür ister de.

Gelmez bir türlü nedense uzattığın eline.

Oysa umutların bir avuç dolusu buğday. 

ve ceketimin cebinden gülüşün taşıp dökülüyor sevgilim.


01.39

Atın bacağı kırık

Atın bacağı kırık.

Başına silah dayalı bir şiirin.

Gönlü ölü bir bebeğe gebe düşlerinin.

Saat akşam beş.

Gün küsüyor pencereye.

Atın bacağı kırık.

Başına silah dayalı bir şiirin.

Sevda, alacaklı sustuğu tüm pişmanlıklarından.

Soyunuyor akşam ezanı kulaklarımızdan bizleri.

Tutuşuyor kağıt, çıtırtılarıyla içindeki ağacın.

Atın bacağı kırık.

Başına silah dayalı bir şiirin.

Dün küsüyor bugüne.

Bir sıcaklık akıyor boynundan ağrının kalbine sonra sanki.

Uyuşuyor yumrukların düş zamanı kapalı gözlerinin ardında.

Atın bacağı kırık.

Başına silah dayalı bir şiirin.


01.26 

bir annenin üzerine ılık toprağını örtüyor üşümesin daha fazla diye yedi yaşında bir çocuk...

Ve atın bacağı kırık...



16 Ekim 2022 Pazar

Kabrimi taşıyor ayaklarım gün be gün yollarımda

Kabrimi taşıyor ayaklarım gün be gün yollarımda...

Sevda bir tohum,açmayan yüzyıllarca toprağında...

Bok böceği,bir kader çeviriyor ayaklarının masasında sonra...

Bok böceği değildir o ama,yaralı sevdalar masalında...

Kabrimi taşıyor ayaklarım gün be gün yollarımda...

Sevda bir tohum,açmayan yüzyıllarca toprağında...

Tohumlar açmıyor artık,kırılıyor bir bir şerefsiz ağızlarda...

Kabrimi taşıyor ayaklarım gün be gün yollarımda...

Bir dua dök yüzüme,bir tas su oku kefenime...


01.39 an,üşümüş yelkovan...akrebine yanaşıyor gece...



Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden

Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Gri bir çöl bu şehir.
Beyaz gömlekli işçileri var camdan piramitlerin.
Esirleri dertlerin...
Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Bir çay dök bana gönlünün en huzurlu yerinden.
İncecik dudak payına mektuplar yazayım ben sayfalarca yollar,
Kağıtlar katlayayım gemilerden şiirler batırayım,
Seni görme ümidimin olduğu sabahlara...
çünkü sonra,
Yüzü düşüyor yolların...
Düşü yüzüyor ruhların...
Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Kaybolmuş bedenler atlası her yer,
Ruhlar uçan balon,kayıp giden ipleri çekiyor
gökten tüm yetim dünler...
Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Dudaklarında cinayet bir deprem uyanıyor vakitsiz sonra...
Kanıyor üşüyen bütün öpüşmelerimiz güneşlerin ardından...
Mevsim sensizliğin kurak ardı...
Aylardan,buzdağından doğma ateşler zamanı...
Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Dudağım,boynunun en güzel yerine gömülü...
Çorak kabrimin tek duası nabzının ılık atışları...
Parlak camdan bir kule öpüyor göğü göğsünden.
Başımda,bir sevda vapurunda
dizlerine uzanmış küçük bir çocuk
göğü izliyor...

Dudaklarım kanıyor,
tüm yalanlarına üstelik...


01.09 an, dudaklarım kanıyor...

29 Eylül 2022 Perşembe

Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin

Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin.
Bir yaz sineği konup konup uçuyor seni düşünmelerimin üzerine.
Kaşınıyor tatlı tatlı özlemek.
Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin.
Çakıl çakıl hatırası yüzünün...
Kan revan hayaline giden tüm yollar.
Kimbilir kaç defa yürüdüm seni,bilmiyorum.
Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin.
Seferi sen bir yolun çingene askeriyim ben.
Savaş şarkısında düğün halayı pervasızlığım.
Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin.
Adımlarımda bir sevda nasırı koparamadığım,
Sızılar bahçesi merdivenler,kaldırımlar...
Ayağı çıplak yüreğimdeki gurbetin.
Soyunuyorum sana yolumu...

22.01






30 Ağustos 2022 Salı

Aç göğsümün kafesini gir içeri

Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Kanata kanata in derinlerime.
Sök kalbimin atmalarını içimden çalıp.
Ve cırcır böcekleri okusun son selamı çamlardan.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Deş rüyalarımı katil dudaklarının ıslaklığı ile dövüp.
Ağlaklığımı sal ellerinden göğe güvercinmişim gibi.
Ve öksüz sokak çocukları okusun son selamı salıncaklardan.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Acıma hüngür hüngür ağlayan merhametsizliğime.
Sırtı dönük gözü yaşlı ölüşlerime.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Öp kansızlığımı avuçlarından.
Sök kalbimin nefeslerini kanlı zarfından yırtıp.
Ve kanadı sökük,göğüne sürgün bir saka okusun son selamı sevdadan.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Isır yüreğimi en çocuk yerinden sonra.
İç kanımı gönlümden.
Kana kana üfle bana ılık sevdanı ruhunun dallarından toplayıp.
Şifanı sür yaralarıma.
Bekle iyileşmemi.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Esir düş seninle düşlediğim tüm hayallerime.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Sarıl bana.
Sarıl bana.
Sarıl bana.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Sorma kaç zaman daha yaşayacağımızı doktora.
Aç göğsümün kafesini gir içeri.
Kapat gözlerini,uzan içimdeki sıcak kabrimize.

01.59


25 Ağustos 2022 Perşembe

İnsanlık düştü dördüncü kattan bugün

İnsanlık düştü dördüncü kattan bugün.
Saat gece üç buçuktu belki.
Gurbet düştü.
Hasret düştü.
Borç düştü.
Yalnızlık düştü.
İnsanlık düştü dördüncü kattan bugün.
Saat gece üç kırk beşti belki.
Yorgunluk düştü.
Ter düştü,
Emek düştü,
Hayaller düştü.
İnsanlık düştü dördüncü kattan bugün.
Saat gece üç elli beşti belki.
Can düştü,
Saz düştü,
Türküler düştü.
Ve bir kutsal ana yola düştü.
İnsanlık düştü dördüncü kattan bugün.
Saat gece üç elli sekizdi belki.
Ev düştü,
Yol düştü,
Anahtar düştü,
Kuşlar düştü...

23.43 bir çocuk düştü beşiğinden bugün.


* İnsanın insana zulmü  bu kara zaman,bu kalpsiz düzen...


23 Ağustos 2022 Salı

Bir peygamberin yaşındasın artık sen

Ey güzel rüzgar.
Ey güzel söğüt.
Bir peygamberin yaşındasın artık sen.
Ey güzel dünüm.
Ey güzel umudum,yarınım.
İki gözünden öperim.
Ey güzel yusufcuk.
Ey güzel peygamberdevesi.
Üç yüz altmış beş gün bu düşler tiyatrosunu izlerim.
Ey güzel kağıt.
Ey güzel şarkı.
Dört tarafı şiirler denizi ellerim.
Ey güzel gün.
Ey güzel karanlık.
Bir peygamberin yaşındasın artık sen.
Ey güzel ağaç.
Ey güzel yıldız.


23.51

Yüzün ellerimin denizinde

Yüzün ellerimin denizinde.
Islak bakışlarından derdiğim düşlerim.
Gözlerimin kapılarını ne zaman kapatsam yanında,
Kolunun koluma değdiği anı cennetimin,
Seninle evleniyorum...
Yüzün ellerimin denizinde.
Saçlarının beni çocukluğuma taşıyan güzel kokusu.
Ne zaman tutsam nefeslerimi içimin ılık hapishanesinde,
Yüzünün yüzümü ısıttığı anı kışlarımın,
Seninle evleniyorum.
Yüzün ellerimin denizinde.
Parmak uçlarından ruhuma akan denizden duaların.
Ne zaman vurulsa kan revan zıpkın ile 
Sus etse dilim,
Bana yürüyen gözlerinin çocuk çığlıkları sana koştuğum...
Gözlerin dolu dolu,
Düşler şiiri...
Endişeler şehri...
Gözlerin bir yağmur ertesinin güzel kokusu gözlerimde...
Ruhun ıslak sokakları ruhumun...
Kıyametten bir su bizi boğan şu dünya,
Ve yüzün nuhumun gemisi ellerimin denizinde.


An: bir köyde,ikinci kat bir yerde...

23.21

24 Temmuz 2022 Pazar

Kapıların kapısı önünde diz çökmüşüm


Paslı bir temmuz akşamı ardımdan esip gelen şimdi.

Üşüyor düşsüzlüğüm...

Adı sensizlik bir türkü can buluyor cırcırın sazında.
Kapımdan bir yaz solup düşüyor ağacına tutunamayıp sonra.

Kapıların kapısı önünde diz çökmüşüm...

Belki dizlerim çökmüş,ben düşmüşüm bilmem zor.
Yetmiş kapıdan ilkindeyim daha,
İlkinin bile kapısı açılmamış oysa...


21.59 an be an...an ben an...

15 Temmuz 2022 Cuma

Masumiyet,saat onbiri gecenin

Neden niçin bilmiyorum.
Dökülüyorum.
Un ufak kalıyorum hayallerden geriye.
Masumiyet,saat onbiri gecenin...
Çocuksuz.sessiz.
Günahkar.
Neden niçin bilmiyorum.
Dökülüyorum.
Ağrılar,sızılar ve acılar boncugu tesbihimin.
Elimde oyuncağım hepsi,
Tek tek başlarını okşayıp uğurluyorum...
Yağmurlu bir akşamda yakalanıyorum,
Sıratı adımlarımda dövüyorum sanki.
Çeliğe su veriyor sesin,
Ölüme dua,
Düşe sevda...
Neden niçin bilmiyorum.
Dökülüyorum.
Cefan ateş içinde kor olsa,
Ben mutluca elimi ateşine deriyorum...
Cefana duacıyım.
Ne yalan söyleyeyim,
Neden niçin bilmiyorum.
Dökülüyorum.

22.43 suç ve ceza.

2 Temmuz 2022 Cumartesi

Ataş aldı külü

Ataş aldı külü.
Dün yandı.
Kan akmadı.
Sevindi kuzgun.
Ataş aldı külü.
Dün yandı.
Kavruldu kurşun.
Vuruldu kalem.
Naylondu terlik.
Cesareti yamalıydı göğün.
Çulu yoktu düşlerin.
Ataş aldı külü.
Dün yandı.
Ucuzdu teli bamın.
Kabaydı temiz dili.
Tutuştu vicdan.
Ataş aldı külü.
Dün yandı.
Ve külle yıkanan tüm çamaşırlar ağladı.

23.01 belkide rüzgar kuruttu tüm vicdanları...

Külün anlattıkları...


26 Haziran 2022 Pazar

ne yaptığının farkında mısın ?


-ne yaptığının farkında mısın ?

- ...



- öyle farkında değilsin ki içimizdeki bu kainatın.dönüp duruyor seninle ruhlarımız uzayında bu sevdanın.kaybediyoruz kontrolünü tüm yalanların,aptallığın...kayboluyoruz birbirimize...yıldızlar kapatıyor gözlerini.zaman bir bebeğin elindeki ıslak oyuncağı sanki;ısırıyor şu anı,ne yapacağını bilemeden.öyle farkında değilsin ki içimizdeki bu kainatın.kıyametler yanıyor tepemizde belkide.güneşler savaşıyor kan revan kaderinde üzerimizdeki karanlıkların.öyle farkında değilsin ki içimizdeki bu kainatın.kaldık gökyüzünde göz göze seninle öylece.düşmüyoruz da hiç...fakat bilmiyorsun.kanat çırpmıyoruz üstelik ikimiz de...susuyorum.korkma aniden diye söylemiyorum sadece.belkide biliyorsun sen de.benim gibi umrunda değil senin de.uyanmışız ya seninle şu yaşamanın aptallığından...yetiyor sanırım ikimize...öyle farkında değilsin ki içimizdeki bu kainatın.uçuşup gidecek bu güzel saniyeler ellerimizden şeref yoksunu bu yerçekimsiz sahteliklerde...kum saatimiz kırılacak ve tüm bu güzel zamanlarımız tane tane uçup gidecekler ellerimizden...yuvadan uçup giden yavru kuşlar gibi...üzüleceğiz...çok üzüleceğiz hem de.kanayacak sonsuza dek içimiz...kıyameti dileyeceğiz belki...beklediğimiz o kıyamet gelmeyecek bize...kıyametsizliğimiz,kıyametimiz olacak.o kadar küçüksün ki şu an.o kadar güzelsin ki.susuyorum...susuyorum herşeyi sana...öyle farkında değilsin ki içimizdeki bu kainatın.bilme boşver.cahil kal gerçekliğine tüm yalanların.gülümse ufaklık,gülümse...

23.04 rumuz : o gün,içimde sustuklarım.

25 Haziran 2022 Cumartesi

İkinci ömrümün çocukluğunda gelmeliydim ben sana


İkinci ömrümün çocukluğunda gelmeliydim ben sana.

Bir kere ölmeliydim önce...Yaşamak nedir tanımalıydım.

Ayrılmazdım kapısından gözlerinin bir nefeslik an bile olsa o zaman.

Düşlerinin elini bırakmazdım asla.

İkinci ömrümün çocukluğunda gelmeliydim ben sana.

Bir kere ölmeliydim önce...Yanmak nedir bilmeliydim,tutuşmalıydım.

Saçlarından ayırmazdım aldığım nefesi o zaman,

Karışsın isterdim saçlarının kokusu her nefesime,içime.

Taa içime...İçimin ağaçlarına kadar...

Düşündüklerinin kokusu açsın isterdim içimin her ağacında...

İkinci ömrümün çocukluğunda gelmeliydim ben sana.

Bir kere ölmeliydim önce...Kül olup toprağa karışmalıydım,

Hissetmeliydim çimene kan olmayı,çiçege renk.

Arıya aş,ağaca düş olmayı...

İkinci ömrümün çocukluğunda gelmeliydim ben sana.

Bir kere ölmeliydim önce...


09.08 toprak kokusu

24 Haziran 2022 Cuma

Özler nefesinin sesini yaşlı bir çocuk

Uyku tutmaz geceyi kimi vakit.
Mızrapsız kanar bazı yaralar,
El dokunur,
Gün ağlar...
Düşler yanar bazı çaydanlıkta,
gecenin ayağı kayar,
düşer şafaklar dalından.
Mızrapsız kanar bazı yaralar,
Kabuk kaşınır,
Gözler dolar,
Yürek taşar...
Hayaller kül olur dökülür bazı tablada,
Sabah olur,
kuşlar susar,
Adı küskün olur güneşin...
Mızrapsız kanar bazı yaralar,
El dokunmak ister yaraya,kana,
Sıcaklığına sesin...
Mızrap düşer ağaçtan yuvasından...
Özler nefesinin sesini yaşlı bir çocuk,
Ekmek taş keser,
Yoğurt ekşir,
Sütlacın yüzü kurur çatlar düşlerin.
Küf biter gülümsemelerinin üzerinde.
Mızrapsız kanar bazı yaralar,
Kan akmaz olur,
Düş tütmez olur,
Ocak söner,
Şubat üşür...
Yürek atmaz olur.
Mızrapsız kanar bazı yaralar,
Çiçek açmak ister dal,
Yağmur akmaz olur,
Arı uçmaz olur...


Zaman; dünya yanıyor ufaklık.sımsıkı sarılmış bir çocuk parkasına korkudan oysa.terliyor kağıttan hayaller...

Kıramp girer yaşamak denen acıya bazı.adı delilik olur susmaların.

05.34  ve perdeler yel ile sevişiyor.





11 Haziran 2022 Cumartesi

Her ateş , kurbanına aşık biraz da...

Kayıp giden kum taneleri yakıyor avuçlarımda
demlenen yaşları...
Kızgın tüm kumlar.
Ateş en cahili tüm gezegenin,tüm zamanların.
Külle yıkanıyor vicdanları insanların.
Peki neden.
Yakmaya gerek var mı illa aklanmak için.
Şiir yazmıyorum ben.
Konuşuyorum kağıda ;
Yani son nefesine ağacın...
Kayıp giden kum taneleri yakıyor avuçlarımda
demlenen yaşları...
Düşüyorum.
Saatlerce düşüyorum...
Çığlıkları bıraktım,korkmaları terkettim.
Düşlüyorum.
Düşlüyorum.
Düşlüyorum.
Kayıp giden kum taneleri yakıyor avuçlarımda
demlenen yaşları...
Kumlar kızgın...
Kahveler dem...
İnsanlar yorgun...
Kuşlar göklerin,
Gökler kuşların.

Her ateş , kurbanına aşık biraz da...

08.32





19 Mayıs 2022 Perşembe

Hala o sonsuzlukta düşüyorum...

İçimden biliyordum dogruyu taa başından.

Taa içimden...

Çocuktum hep,

Elleri yüzünde saklanan küçük bir çocuktum yaşamım boyunca.

Kim ekti içime bu sevilmemeyi bilmem.

Oysa benim ağaçlarım hep çiçektir.

Neden.

Neden..

Neden...

Neden kimse sevmedi beni.

Neden kimse tutmadı elimi.

Kafam yangın yeri.

Ateş her düşünce.

Küller ile boyanıyor gülüşüm,

Yüzümden dünler yıkanıp düşüyor.

Beş çocuk evime girmiş hırsızlık etmeye.

Gülüyorum.

Çocukluğum çalacak bir şey bulamamış benden.

Ağlıyorum.

İçimden biliyordum dogruyu taa başından.

Taa içimden...

Savaşmak adamıyım ben,

Oynamak çocuğu.

Neden yuvasından itilen yavru bir kuş gibi,

sonsuzluğa düşen bir kalbim var bilmiyorum.

Ne kadar büyüsem de,

Hala o sonsuzlukta düşüyorum...


08.09 hayrolsun.






18 Nisan 2022 Pazartesi

İsimsiz.

Akşam sövdü rüzgarına önce.
Ciğeri seher yeli bir sızı doğdu yüreğinin bacakları arasından.
Ahlar yandı sonra bir gecekondu sobasında.
Hasret kırıldı geceden.
İnsan söndü.
Taş kesti soğuyan kalbi.
Bir daha kan damlamadı içine.
Dil sustu.
Yağmur söndü.
Ciğeri seher yeli bir sızı doğdu yüreğinin bacakları arasından.

22.18 ıslaktı gece.

5 Nisan 2022 Salı

gökten üç söz düştü

Yekpare kayaydım.

Gördüm seni.

Dağıldım.


23.52 gökten üç söz düştü.üçü de suskun bir kuştu.

dilsiz düşler kıraathanesi

Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Gözlerimi deriyor sessizlikler.
Yapayalnız hissediyorum.
Kalbim fısıldıyor atışlarını nefeslerime.
Göğsüm daralıyor.
Sığamıyorum.
Çok sessiz...çok sessiz....çok sessiz...
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Tabutuma küstüm,
Daha girmediğim kozamı bıçaklıyorum.
Çirkinliğime sımsıkı sarılıyorum.
Tırtıl gömülmek istiyorum.
Kefenim yeşil bir kiraz yaprağı olsun.
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Bir bardak...
Bir porselen çatlak...
Bir kanlı yara imanımda kabuğu sökük.
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Yatağımı tanımıyorum.
Yabancısıyım mutfağımın.
Çok sessiz...çok sessiz...çok sessiz...
Rüyaları gözlerime dikiyorum.
Kanlı,ağlamaklı tüm bakışlarım.
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Bulgur pilavları sayıyorum,
Karıncadan umutlar katlıyorum.
Naftalini sen kokusu bir mevsimi saklıyorum
İçime...
Küflen benimle.
Yıkayalım çamur ile ıslak gülüşlerimizi.
Çatlasın akşam.
Çıtırdasın ocakta şafaklar.
Hiç durmayalım...
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Çiçekler küs bugün yarınına.
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Ben anlamadığım sızılar doğuruyorum.
Masumlar havalanıyor güvercin avuçlarımdan.
Çocuklar kahkahadan uçurtmalar kovalıyor.
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Ölüm,beni terkedip gidiyor.
Küçücük avuçların kokusu doluyor içime,
Ekmek kokusu düşlüyorum.
Kokluyorum...kokluyorum...kokluyorum...
Bilmediğim bir dilde acılar uyanıyor içimde.
Anlamıyorum...
Anlamıyorlar..
A.

23.34 dilsiz düşler kıraathanesi...



15 Mart 2022 Salı

İçimden okuyuşlarım

Kaçıncı yeniyim bilmem hiç.

Yada ne kadar değeri var eskiliğimin.

Karanlık sabahlar vakti bir gülüş var kuruttuğum,

köşedeki kitabımın arasında.

Kaçıncı yeniyim bilmem hiç.

 Ne  kadar değeri var içimden okuyuşlarımın.

Bilmem hiç ne zaman ölünür.

Ne zaman gülünür acaba.

Kaçıncı yeniyim,

Kimin eskisi yada.


22.32

Ellerinin kokusu memleketim

Nazımıyım sevdanın,

Ellerinin kokusu memleketim.

Yurduna sürgün bir güvercin o uzaktaki damda.

Ve gururdan parmaklıklar ardı bir cennet buğusu karşımdaki camda.

Nazımıyım sevdanın,

Memleketim ılık yüreğin.

Kekik kokusu esiyor bakışlarından rüyalarıma.

Sırtımda serince bir yayla mutluluğu,

Uzanmışım düşüne,

Yüzümde saçma sapan bir gülümseme.

Nazımıyım sevdanın,

Memleketim yeşil kazağın.

Yüzümü yalayan kuzuların sesi gülüşün.

Cebimde kurumuş çayır çicekleri,

Kitabı saçların bir sevda oysa kıyamadığım.

Radyoda dam üstü bir türkü,

Yılanı öldürseler,

Ve sesi merhem bir akşam üstü hayalin.

Nazımıyım sevdanın,

Memleketim parmak uçların.

Sıcacık göz yaşların...

Yanağından kaburgama tuzdan bir köy yolu ağlayışın.

Ağla ağla ve ağla...

Uyu kalkmadan hiç ölümü öpercesine saçlarından.

Nazımıyım sevdanın,

Memleketim yürümelerimiz...

Öksüz uzaklara ağıt yüzümde tüm yoksul gülmelerim.

Göğsümde benden büyük bir ağrı var.

Hayalet ağrılar sulanıyor beynimde fidan fidan.

Nazımıyım sevdanın,

Memleketim mektuplarında avuçlarının kokusu.

Mezarsız bir ölümü giyiyorum üzerime kefen diye.

Rüyalarımı sisler siliyor gecelerimden,

Uzanıyorum uzanıyorum,

Dokunamıyorum,

Doğduğum yere,

Sana...


22.23 sürgün bir dem tadı akşamda.






1 Mart 2022 Salı

İs kokusu bir dün gülüşünde usulca sallandı

Kuşlar toprağa gömdü başını.

Başladı saklambaç saymalar.

İnsan insanı çaldı günden.

Su soyundu,ağaç utandı.

Kuşlar toprağa gömdü başını.

Başladı sek sek koşmalar.

İnsan insanı söktü ipinden.

Güneş öldü göğünde.

Gün diz çöktü.

Aş çürüdü,azık sürgün yedi.

Kuşlar toprağa gömdü başını.

Başladı sabahın ilk ışıkları.

El yandı.

İs kokusu bir dün gülüşünde usulca sallandı.


21.49 kenef hayalleri başımda.


25 Şubat 2022 Cuma

Göğü deldi insan

Göğü deldi insan.

Fezaya savruldu merakı.

Gözleri kördü aklın.

Elleri nasır ruhların.

Göğü deldi insan.

Mermiler karaladı tüm beyazları kağıtta,

İnsan yaktı insanı.

Göğü deldi insan.

Kibri mezarlarını kazdı zamansız ölmelerin.

Yayladan bir kuş uçtu,

Ve vurdu tüm güzel uçmaları gökte insan.

Kanadı toprak.

Yağmur paslandı.

İnsan insan karaladı.

Göğü deldi insan.

Gök ağladı...


23.21 hangi ciğer nefesine savaş açar ki ? Binlerce yıl geçti...ama öğrenmedi insan...kendini sevmeyi...kendini bağışlamayı...sarılmayı...söylemeyi...binlerce yıl geçti...insan bir tırtıl kadar yürüyemedi,bir arı kadar düşleyemedi balı...

Hangi ciğer nefesine savaş açar ki ?

19 Ocak 2022 Çarşamba

Gecesini terketmiş yıldızlar

Çirkinleşiyor artık her şey.

Işıklar kirletiyor tertemiz ışıl ışıl karanlıkları.

Gökler kaçıyor yıldız yıldız tepemizden.

Kuruyor yemyeşil mis kokan güzelim kalpler.

Günahlarını biriktiriyor kumbarasında insan.

Çirkinleşiyor artık her şey.

Gülümseyişler batıyor yüzlerde akşamları.

Türküler yanıyor.

Sinesini sel basıyor vicdanların.

Boğuluyor düşler...

nefessiz rüyalar kütüphanesi...

Çirkinleşiyor artık her şey.

Çiçek açmıyor üçüncü kat teyzenin balkonu.

Martılar cenaze çığlığı.

Dost limanlar alev alev ardında şehrin.

Kahpe,yaralarından kaçan korkak tüm kör bıçaklar.

Boğuluyor umut... boğuluyor yarınlar...

Çirkinleşiyor artık her şey.

Ve ücretsiz tüm acılar...

Bedava sızılar tezgahı bir öğleden sonrası yüzlerde.

Avuçlarda anlamsız harfler çöplüğü bir yalnızlık.

Ceplerde ılık bir hatıra defteri,anılar.

Gözlerde dün çığlıkları bir sağanak.

Sevişsen kimseler yok iki kişilik yalnızlıklarda.

Ölsen,duasız tüm aldanışlar.

Gün güneşsiz,

Gecesini terketmiş yıldızlar.

Işıksız pervaneler...

Düşsüz tüm şafaklar.

Acıkmıyor aşksızlık hiç.

Çirkinleşiyor artık her şey.

Sevişmiyor gökler,renkler ve sessizlik.

Sabahların canı sıkkın,

Akşamlar demleniyor denizlerin kenarında.


22.03 neredesin çocukluğum.önüm arkam sağım solum sobe.



17 Ocak 2022 Pazartesi

Beni sol göğsüne yaksan...

Kar boran beyaz yazılı olsa her yer sonra...

Kirli nefeslerim dökülse tane tane kesik dalımdan.

Simsiyah düşse kanım ardım sıra tenimden.

Damla damla kırıntı olsam gerimde.

Islansa gözlerin...belki benden,belki soğuktan.

Gözlerinin parmak uçlarından dokunsan toplasan,

Beni bulsan...

Kar boran beyaz yazılı olsa her yer sonra...

Gerisin geriye uzanıp ağlasam kulağıma mutluluktan...

Beni duysan...

Sıcak nefesimi tutup eğirsen dudağının örekesinde.

Beni bulutlardan bembeyaz mavi bir göğe diksen.

Kar boran beyaz yazılı olsa her yer sonra...

Üşüsem...

Beni dünümden,çocuk kalbimi avuçlarından karlarla ovsan...

Tutuşsam...

Kar boran beyaz yazılı olsa her yer sonra...

Beni sol göğsüne yaksan...


23.59 

şehrin beyazlığında sönüyor ışığım yavaş yavaş.

görüşüm kararıyor...

göremiyorum.

kayboluyorum...



10 Ocak 2022 Pazartesi

Kabrim olsan...

Ölsem...

Düşsem kazılmış küçük topraktan yuvama...

Kapansam kozama.

Üşüsem...

Titrese dudaklarım...

Özlesem en mutlu zamanları...

Ağlasa çocukluğum...

Ölsem...

Gitsem.

Terketsem dünü,bugünü,yarını üzerimden...

Umrumda olmasa zaman...

Ölsem...

Düşse gurur,sevda,günahlar...

Dağılsa tesbih ağlamalar kopup yüzümden...

Ölsem....

Kanatlarım uyansa ardımda...

Hafiflesem...

Süzülse acılar üzerimden....

Ölsem..

Uyusam gitsem her şeyden,her yerden...

Ölsem...

Düşsem sana...

Kabrim olsan...


00.23 zamansız notaları var şehrin akşamlarının...


Dudağından dudağıma bir yol yaratsan

Dudağından dudağıma bir yol yaratsan,

Nefesinin nefesime karıştığı o ana gömülsem

Keşke...

Uçsam gitsem seninle.

Kaybolsam içinin şehrinde...

Kapansa gözlerim senin karanlığına.

Bıraksam canımı kollarında,

Sana ölsem...

Keşke...

Dudağından dudağıma bir yol yaratsan,

Nefesinin nefesime karıştığı o ana gömülsem

Keşke...

Burnunu burnuma demirlesen önce,

Dudağıma kelepçe vursa sıcak dudağın.

Ateş düşse nefesinden  dudağıma...

İçime düşse ateşin...

Keşke..

Esir düşsem o bakışına...

Dudağından dudağıma bir yol yaratsan,

Nefesinin nefesime karıştığı o ana gömülsem

Keşke...

Seninle unutsam herşeyi...

Seninle inansam yeniden herşeye...

Benim nefes almam gerek...

Dudağından dudağıma bir yol yaratsan,

Nefesinin nefesime karıştığı o ana gömülsem

Keşke...

Aşkla vurulmam gerek...

Kan revan gülmem gerek...

Dudağından dudağıma bir yol yaratsan,

Nefesinin nefesime karıştığı o ana gömülsem

Keşke...


00.03 özledim...


7 Ocak 2022 Cuma

Yazmak dedikleri.

Kolay değil öyle yazmak,

Kolay sanırsın.

Soğur kanın,

Kabuğuna savaş açar,

Yaranı kanatırsın...


00.57 yazmak dedikleri.


Yağmurlu akşamların çayı demlenir şimdi Saçlarında

Sekiz pembe çiçek sehpada.
Duvarda kırık bir çerçeve,
Eskimiş bir fotoğraf göğe bakan.
Yorgun çoraplar koridorda.
Uykulu camlar.
Eski bir tırnak makası orada.
Sekiz pembe çiçek sehpada.
Yaşlı zarflarda mektuplar.
Yağmurlu akşamların çayı demlenir şimdi
Saçlarında.
Ilık ağlamalar.
Koşturan ağrılar filizlenir damağında.
Gıdıklanır gece.
Sekiz pembe çiçek sehpada.
Kaç canı daha var sevdanın acaba kumbarasında.
Açamamış sözler var şuramda.
Sıcak ağlamalar.
Yapayalnız utanmalar şafağımda.
Sekiz pembe çiçek sehpada.
Göğsümde başının izi,sıcak hayalin...


00.49 kaçı kaç geçe,kaça kaç kalasın sen...





Uzağında bir yerlerde...

Uzağında bir yerlerde...

Çatlamış dudaklarının şiir yazılası gölgesinde.

Saklansam keşke tüm saklankaçlardan.

Sana sığınsam kışa düşmüş bir kırlangıç olup.

Uzağında bir yerlerde...

Çatlamış dudaklarının şiir yazılası gölgesinde.

Vurulsam keşke...

Kollarına gömülsem.

Ölsem.

Ölümü sen yıkasan üşüyen soğuk göğsümde.

Uzağında bir yerlerde...

Çatlamış dudaklarının şiir yazılası gölgesinde.

Merhabalar ey dünler.

Ben düşüyorum...


23.49





5 Ocak 2022 Çarşamba

Çamur yüzümün gerisinde bir yerde

Tam içimde,

yerini bulamadığım bir yerinde tenimin,

ardında tüm düşlediklerimin,

Karanlığında gecelerimin,

Titreyen soğuğunda gölgelerimin,

Boşluğunda yüreğimdeki o küçük köyün,

Islak gözlerin,

Çamur yüzümün gerisinde bir yerde,

Kaçan çocukluğumun dünlerinde,

Tam içimde,

Yerini bulamadığım bir yerinde tenimin,

Küllerin altında,son nefesindeki ateşin dilinde,

Sözlerin gerisinde,

Söylenmeyenlerin saklı avcunun içinde,

Aydınlıklar altında,

gözlerini sımsıkı yummuş,

Kendini saklanmış sanan,

küçük bir çocuk var...

Ve sepsessiz yaraları var...

Üşümüş kanlar akıyor teninden vicdansız nehirlerin...


23.01