17 Şubat 2024 Cumartesi

Üçe beşe bölmeyin kininizi ey korkaklar


Üçe beşe bölmeyin kininizi ey korkaklar.
Taksit taksit ölüm mü olur soymak icin cebi,bedeni.
Harami işi yağma bu.
Damla damla zehir saklamakta ne bardağıma,
Durma haydi bir anda gözlerime bakarak sok hançerini tek seferde sırtıma.
Nasıl diye düşünüp korkma cesaretsiz ey saf,
belki elimdeki bir ayna...
Belki o zaman damlar ancak karakterli bir asalet kalbi kırık bardağına,
Dolmaz asla ama.
Olsun.
Su tutmaz senin ruhun elbet bu belli.
Bu bitmez tükenmez korkak kötülük,bu çöl.
Ve ben göğün tek kükreyen bulutu bu alemde.
Yine de yağarım gürül gürül sicim sicim,
Bu korkulan çölün şu sıcağında,
Sadece ve bile,
Bir kaktüsün kucağında büyüttüğü biricik çiçeği için.
Üçe beşe bölmeyin kininizi ey korkaklar.
Taksit taksit ölüm mü olur ulan bir bebeği kibrit kutusunda yakmak için.
Çölüsünüz bu gezegenin adım gibi biliyorum,
Ayaklarımızın altından kayıp gitmeye mahkum.
Bir ağaç dikemezsin gönlüne,yeşil almaz ruhun senin,biliyorum.
Çölüsünüz bu gezegenin adım gibi biliyorum,
Ve susuzluk korkusuyla diz çöküyor aslanlar birer birer,yazık.
Oysa kurumuş dudakları çatlıyor bir şairin suyun yokluğunda.
Kanıyor dudaklar,tüm o afilli sözler.
Sızan kanını içiyor su diye dudağından süzüp,
Şu garip şair vampir.
Ve susuzluk korkusuyla diz çöküyor aslanlar birer birer,
Yazık...
Bu çölde susuzluktan  kurumaya yüz tutmuş deli bir porsuk,
Yürüyorum korkak aslanlar diyarından yana yana.
Yüzüme bile bakamayan cesaretsiz hayvan şehri.
Üçe beşe bölmeyin kininizi ey korkaklar.
Taksit taksit ölüm mü olur bir damla kanını emmek için tırtılın,yusufun...

09.34 düşler ateşinde kora cekiç vuruyor cümleler.Gözlerimde çapak çapak kör cesareti dövüyor yaşlar.



Kırlangıçlar kıştan kaçmaz çocuk


- Kış gelmeden sıcak diyarlara mı uçacak bu yavru kırlangıç peki şimdi ?

- Kırlangıçlar kıştan kaçmaz çocuk,
Bahar taşır tüm soğuklara.


08.13 Soğuğun yaz bahar düşleri...

12 Şubat 2024 Pazartesi

Ne zaman kurumaya yüz tutsam


Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Bir çocuk seni seviyorum diyor
Suluyor içimin kış bahçesini.
Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Bir şarkı tutuyor elimden
Konuşuyor yapraklarımla.
Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Bir film ışık yakıyor karanlığıma
Bir ses yol gösteriyor seslenip ruhuma sanki.
Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Bir kuş şiir okuyor göğe
Bir damla can suyu düşüyor tanrının gözlerinden karınca çölü yüzüme.
Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Gecenin bir yarısı bir rüzgar kulağıma yaşa diye fısıldıyor.
Düşler sabaha karşı yeniden doğmama yardım ediyor.
Ne zaman kurumaya yüz tutsam
Şemsiyem dahi ters dönüyor,
Arkamdan yel itiyor,
Durma diyor gibi birileri.

Ne zaman kurumaya yüz tutsam,
Canım çok yanıyor.
Kuruyor yüreğim,çatlıyor şiirlerim.


10.08 kurak şehir düşleri...susuzluk karalamaları.


5 Şubat 2024 Pazartesi

did you see Otto ?

- did you see Otto ?

- No,i saw Anne Frank...


01.17 Ey Otto.nasıl bir acıdır o.herkes gitmiş,koparılmış yeşermeden,olmadan tüm dalların.bomboş ağacın.soracak sorun bile kalmamış yaşamak denen kuyuya.cehennem neresi,ve cennet kim?

Ey Otto.nasıl bir acıdır o.her nefesin çalınmış ciğerinden.mecali kalmamış hiç bir yazmanın kağıdında.ateşsiz alevleri doğuruyor ruhun yalnızlığın her saniyesinde.

Ey Otto.tükenmiş tüm ağlamaların gözlerinin sökük ceplerinde.nasıl bir kasırga o tek başınalık,tadılan güzel günlerin ardından.nasıl bir susuzluk o yüreğindeki,kocaman okyanustan bir dere ve içinde kurşuna dizilmiş vebalı bir fare.

Ey Otto.tüm tatlar uçup gitmiş dilinden sıcak ülkelere sanki.mutluluk ölmüş uçamadığı için yuvasında sonra.cehennem kaç adım ? Cennet kaç ateşi içmiş dudağından ? İnsan neresi bu düş kıtasında ?

Ey Otto.nasıl bir acıdır o.yaşamak ölmekten ne ara bu denli değersiz kaldı.

Ey Otto.kıyamet ne zaman geldi girdi koynumuza sessizce.ne gün ne gece ayrı şimdi.güneş bu gezegeni ne ara terketti.

Ey Otto.
Saat kaç ?
...
Ey Otto kaç.



Rüyalarda yıkadım kar tutmuş ellerimi


Gözümden eksik olmadı yaşım.
Yaşlarım suladı dövdüğüm kılıcımı.
Mumlarda dövdüm her akşam demirimi.
Rüyalarda yıkadım kar tutmuş ellerimi.


01.26 nokta.


2 Şubat 2024 Cuma

Üşümüş burnun


Ay karanlık.
Yaşları sağılmış gözlerinin.
Üşümüş burnun.
Soğuğa inat çıkarıyor yün eldivenlerini mısralar.
Parmak ucu açık şiirler öğleni oysa yüzün.
Ağlıyorsun, neden.
Ay karanlık.
Korkunun filizlenen gecesini soyunuyor suladığın endişe.
Bir filmde gördüm dün gece.
İki kurt var gönlümde.
Biri ateşten cesur,biri korkan rüzgarın ıslığından.
Hangisini beslersen o büyür içinde dedi filmdeki kız.
Ama aç bırakamam ben hiç birini.
Aç bırakmadım.
İki kurt var yüreğimde.
İkisinin de başını okşuyorum kızılderili gönlümce ben her gece.
Aç bırakmadım.
Bırakmam.
Ay karanlık.
Gün soğuk.
Kimsesiz adımlar.
Yalnızlığın yıkadığı ateşten dalgalar.
Ay karanlık.
Gece uzun.
Umut tükendi.
Ağzımda çengel bir iğne çocukluğumdan ruhuma takılı.
Zıplamıyor artık kovadaki çocuk.
Ruhum ızdırap denizinden kanayan sızan tek damla bir balık.
Kovada su kalmamış,boyumdan küçük.
Umut tükendi.
Zıplamıyor artık kovadaki çocuk.

Ay karanlık...
Düş soğuk...


08.53 bir türkü dinledim.teşekkür ederim türkü.

30 Ocak 2024 Salı

Beni üzen ne biliyor musun


Beni üzen ne biliyor musun.
Benden bir urmuşum gibi bahsetmen güne mektuplarında.
Bir bardak yağmuru içercesine yazıyorum oysa ben seni.
Temizin en temizi.
Safın en güzeli.
Tedavisi olmayan bir kanserim sanki satırlarında.
Kemo ölümler yolunda atılan o taşlar umrumda bile değil inan.
Her yerim kan,her yerim acı.
Canımı yakan,belimi kıran,terkedip fırlattığın o gül belkide.
İçim simsiyah.
Beni üzen ne biliyor musun.
İçindeki gardiyan.
İçindeki sağır cellat.
İçindeki inançsız ölüm meleği.
Her yerim kan,her yerim acı.
İçim simsiyah.
Kağıtlara saygımdan tutmayışım onları.
Şiirlerim uçuşan güvercinleri ağzımın.
Ve dilimin tünek sessizliği.
Beni üzen ne biliyor musun.
Tedavisi yok bir hastalık misali yazman beni  kağıtlarının saraylarına.
Üstelik en çok sen bilirsin,
Dermansız dert düşmedi asla toprağa bu cihanda.
Oysa kar yağan bir sessizliğin geceye adım atan hışırtısında yazıyorum ben seni.
Kıyamayarak adım atmaya.
Düşmekten korkmadan ilk defa,
Düşersem kar revan bir huzura uzanırım belki diye.
Beni üzen ne biliyor musun.
İçine doğru katladığım kağıtlar.
Sihri kaçmasın diye uğraş verdiğim satırlar.
Katlini izlediğim şu çocuklar,şu mektuplar.
Ocakla sevinmem,şubatla yanmam belki.
Beni üzen ne biliyor musun.
Köyümün güzel yolları.
Taş evim,çocukluğum.
Seninle gidemediğim bahçeler,
yol olmayan o yollar...
Düşlerim...

Beni üzen ne biliyor musun.
Beraber düşlemekten vazgeçmen...


23.19  kalbim beş oda bir salon.kalbim binbir dikiş.kalbim yangın çıkmış bir mezarlık.buzdan gece.yangın ardı,ölümle yıkanmış sıcacık toprak.