31 Mayıs 2024 Cuma

Beş parmağı var dağların bile


Beş parmağı var dağların bile.
Her insan,insan sadece.
Kırmızı insan yok inan söyledikleri gibi,
siyahı yada sarısı yok...
Beş parmağı var dağların bile.
Her insan,insan sadece.
Çölü,kumu paylaşamadı insan.
İnsan elinden yapılı binalar,duvarlar için savaştılar...
Beş parmağı var dağların bile.
Her insan,insan sadece.
Ve her yer yeter aslında insana uzansa yanyana çayırlarına gezegenin.
Ekmekler yeter her insana...
Açlık yok gerçekte,aç bırakıldı insan.
Beş parmağı var dağların bile.
Her insan,insan sadece.
Ve her zulüm,zulüm yalnızca...


04.17 savaşmak,savaşmak demek sadece...sevişmek,sevişmek demek...başka anlamı yok inanmış gibi yaptıklarınızın...üzgünüm...


16 Mayıs 2024 Perşembe

Lolila


" içim kıpır kıpır, bu günde.Sanki cennet gözümün önünde.Sınıfa girdiğimde gördüm onu,o herkesin umuduydu  ...ama en çok benim.Benim en iyi arkadaşım Lolila'ydı o. Lolila gerçek bir arkadaştı yardım ederdi,ayrımcılık yapmazdı... Sınıfın güneşi oydu ,en parlak yıldızdı."



22.03 

Hayran olduğum bir yazarın sihirle ilk yazdıklarından...
eşsiz bir rüzgarı var ruhunun...
SeniSeviyorum...

14 Mayıs 2024 Salı

üç ayaklı bir at düşümde

-Merhaba,nasılsın görmeyeli.

-derin bir yerdeyim,iyi değilim ama.

-ne kadar derin peki ?

-gezegenin balkonundan düşmüşcesine,kainat apartmanını gıpta ile tüm şüphesinden kurtarırcasına zihninde,bir arı diğer bir kıtaya göçüyorcasına,yaşamak denen ateşin tam içinde bir taş yıllardır sönmeden yanıyorcasına,bir ağaç güya sevda uğruna bıçaklanıp kanıyorcasına,bir fil çıkmış ince bir ipe nedendir bilinmez yürürcesine,bir karınca şu dağa el atmış sırtlarcasına,bir nefesten bir nefese bir ömür düşercesine,bir adım atsan sona dokunacak iken bile isteye yaşama düşercesine,biri fermana dünyayı yazmış ama yanarken elinde kağıt,bir harfe dahi bakmayışın kadar,saçını yasınla karlara boyarcasına derin...


09.43 üç ayaklı bir at düşümde.arpa sap kırmış,insan kalemini umrumda mı.tanrının avuçlarından kayıp düşüyor sırtın gerisine o melek.gür kanatların canı yok sanki,bırakmış kendini bu andan sonra boşluğa sanki.uçsa uçası yok,düşse ruhu...üç ayaklı bir at düşümde.arpa sap kırmış,insan kalemini umrumda mı.ruhum melek düşmüş tanrısından,kanadı koparılmış bir sinek misali çaresiz.düşmeler ile savaşmıyor artık tek kanadım...durmuş şiirlerinin vızıltısı...bağlaması sırtında kanatları şiir bir böcek düşüyor dalından yere.


üç ayaklı bir at düşümde.arpa sap kırmış,insan kalemini umrumda mı.



12 Mayıs 2024 Pazar

placebo sevişmeler kütüphanesi


Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Yarım yamalak sabahlarım.
Yarim yamalak mısralarım.
Yamalı fistan küf kokusu hasret mapuslarım.
Bekledim durdum.
Suyum aşım var,soldum.
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Bilmediğim hiç gitmediğim gidemedeğim diyarlarım...
Dünya bir avuca sığmış bir gezegen,
Yürü yürü bitmez,
Öp öp kokla birazdan kalmaz...
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Altından yumuşacık tüm o uçup gidemediğim prangalarım.
Unuttum kanatlarım ne iş yapar.
Dalım yangın,balım solgun.
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Kesilsem,kan aksam artık hissetmez terli sırtım anlarım...
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Açtım kafesinin kapılarını.
Azad et kendini istediğin zaman,ne zaman hazır hissedersen beyaz güvercin ruhunu.
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Gözüm kapalı rastgele tenine dokunduğum parmağım.
Hep aynı ülkeyi bulmalarım.
Parmak uçlarının deniz kenarı güzel ülkesi,
yeşil otlar denizi dudaklarından kan revan derdiğim sözlerin,
Isırgan otu dünlerin...
Dut kokan ağaçların ılık yaz rüzgarı nefesin.
Dağların en güzel hali o gözlerin...
Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Bu güzel oyun ve hayat,
Hep aynı ülkeyi bulmalarım...

Sol yanım felç kavuşmalar atlasım.
Hiç gitmediğim,gitmeyeceğim o ülkelerim.
Ve sen doğduğum büyüdüğüm,kendime kazdığım memleketim...

08.59 saatler ki,zaman dersinin kul yalanı...ne derman ne merhemi...sadece fani placebo sevişmeleri...

hamlet'in gölgesinde dinleniyor içimdeki sessiz celladım


Kan kokusu bir sabah gökten şimdi yağan.
Sana geliyorum william.
Ey kuşlar şairi.
Ve düşler kuruyor kitap araları gibi insanların içlerinde.
Ceketini giymiş tüm o solgun yaşlı bulutlar.
Göğün yüzü gidiyor buralardan.
Kan kokusu bir sabah gökten şimdi doğan.
Bir sen demi ocakta şimdi kaynayan.
Şeref yoksunu bir sevda şimdi avucumda,
Gözyaşım ile kuruyan,gücüm ile korunan.
Sana geliyorum william.
Ey kışlar şairi.
Bir kuru güneş yalanı,
Bir kuru gülümseme,belki bir yağmur,
Ve belki dürüst bir kar akşamı içini üşüten, Senelerinden,çaldıklarından seni koparıp...
Sana geliyorum william.
Ey aşklar şairi.
Korkmana gerek yok artık sevgilim.
Bırak çözüp dilini kıyısından azad et tüm gerçekleri artık.
Yüzsün küreksiz tüm gerçekler yalan denizinden akıp geçip her şeyi yakıp geçip.
Hafiflesin artık her şey her yer.
Hafiflesin bendeki tanrı dağı sönmez ateş,sendeki bu yürek yağmurları...
Korkmana gerek yok artık sevgilim.
Herkesi kesmeye hazırım ben.
Her yeri yakmaya hazırım ben.
Her yangını boğup öldürmeye hazırım ben.
Korkmana gerek yok artık sevgilim.
Bu dünyanın o iki hain böceğini ezmeye hazırım ben.
Bir adımda alıcam o değersiz canlarını.
Sana geliyorum william.
Ey düşler şairi.
Şerefsiz aşkları bağlayıp yakmaya hazırım ben.
Korkmana gerek yok artık sevgilim.
Sana geliyorum william.
Ey intikam şairi.


23.51 
hamlet'in gölgesinde dinleniyor içimdeki sessiz celladım şimdi.
Bekliyorum.
her şeyin farkında bir sessizliği içiyor şehrin çeşmesinden kor sıcak intikam kılıcım...
Yarınıma,savaşıma dövüyorum onu.
Keskin sabahlarımın merhametsiz kanlı et çatalı...
Yıllardır hazırlıyorum...
Üç kuruşluk insan pazarı bu zaman.
hain aldatmalar harmanı bir cumartesi şimdi ocakta ısınan...
ve ben hiç aç değilim tüm bu yalanlara sanki,kan kurak yıllar boyu ölüm orucumun kuraklığından...

hamlet'in gölgesinde dinleniyor içimdeki sessiz celladım şimdi.
Bekliyorum.