25 Haziran 2012 Pazartesi

incecik bir bardak gibi...





dudaklarımızda nazlı nazlı harmanlanan bir çay yaprağının,
gözlerimize dökülen kokusu olurdu,
öpüştüğümüz o rüyandaki zaman...

ve eğer;
şiir incecik bir bardak olsaydı,ikimizde kırılmıştık tam şu an...


*dudaklarımıza takılan olta iğnesi yalnızlıklar kanıyordu mısralarımızda...

(dört nala koşulan cehennem göklerin yağmurları altında ıslanıyordu gülüşlerimiz,
şemsiyelerimiz bir yalanın açılmayan en tatlı bahanesiydi belkide...)

23.34

hangİ aŞk...



nereden geldin sen buralara...
yuvan,şu tepemizde güneşe bizim için elini tutan
dalında mı ağacın yoksa...

bir çay kaşığı kadar aklımızın sonsuzluğunu kazdı sonra,
tüm düşler ve düşünler...

sen ki;

hangi aşkla taşınmıştın acaba bu uçurumun kenarına...
hangi neden sevişen savaşlarını çıkardı üzerinden...
hangi vazgeçişlerin çizdi bu yüzü sana,
teslim olmak istemese de
beyaz bayrak sallayan pişman bakışlarında söyle...

...bazı sorular ölü doğar ana dilimizde,
yaşamaz doğumlar bazen...
susulur geceler yüzlerde sadece...
sadece susulur bazen birkaç saniye ardına gizlenilip tüm o saatler...

*zaman,bir çay ertesi serinliği dilimizde...

22.51

19 Haziran 2012 Salı

heybemde bu gece...



çok yazacaklarım vardı heybemde bu gece;
yazmadım,
ama buradaydım...

23.44

17 Haziran 2012 Pazar

nefretini dahi özledim...



nefretini dahi özledim.
kurşunla beni,
gülüşüm mutluluktur;
bağışla beni...



* yokluğun,delilik çizgisinde rüzgarın merhametten uzak tokadı...
düşsem bir dert,düşmesem başka...


23.03

bana ''kırık,camdan sözlerinin boğazımı kestiği dürüst bir ölüm ver...''



büyüteç bakışlar süzgecine döktüm demimi...
belkide sırf demde tadımı bulurum dedim ben kimbilir...
dudaklarımın kapısına ardına dek kilit vurmuşken,
bakışlarımdan küfürlerimi heyelan ederim ben...
kimbilir kim daha güzel bu cehennemde,
bu kadar yanıkken tüm tenler...
dökülsün boş sözlerinizden tüm yalan yapraklar tek tek o zaman,
düşsün kaleniz çaresiz bir boyun büküş ile ilk şafakta...
kimbilir kim daha günahkar bu cennette,
bu kadar beyazken tüm çarşaflar...
dökülsün ak yüzünüzden süt çamuru maskeniz öyleyse,
yıkılsın yüreğiniz gururdan ağlayışlarınız ile ilk ezanda...

büyüteç bakışlar süzgecine döktüm demimi...
belkide sırf demde tadımı bulurum dedim ben kimbilir...
lütfen bana
''kırık,camdan sözlerinin boğazımı kestiği dürüst bir ölüm ver...''
ey yar

* bakışlarım;umutlar ırkını kırıyor bugün,
gözlerimde mavi bir kan denizi dökülüyor...
ve ben çığlık çığlık suskunluğa teslim oluyorum...

zaman;kendine biçtiğin ölümün demini,tenine tad bıraktığın zamandır...

16.24

bir acının küçük söküğü sessizliğiniz,



bugün papatya pazarı yüzünüzün yere düşen gölgesi...
bugün memleketten bir baharat kokusu nedensiz gözyaşınızın nedeni.
bugün krem sürmeyi unuttuğunuz acele bir çıkışın,
yumuşacık yıldönümü ellerinizde...
bugün papatya pazarı yüzünüzün yere düşen gölgesi...
bugün serin bir hasret esip kavuruyor yüreğinizin rengini.
bugün cebinizde saklı bir acının küçük söküğü sessizliğiniz,
kimsenin istesede bilemediği...

* bugün günlerden bir pazar hasreti.

16.01


** teşekkürler (...).

muamma gülüşmelerin beş çayıydı yüzündeki gamze...



muamma gülüşmelerin beş çayıydı yüzünüzdeki gamzeniz,
oysa siz ağlıyordunuz...


15.51

hava durumundan hallice...



çok rüzgarlar esti bugün...



15.43

14 Haziran 2012 Perşembe

yazmak istedim...



yazmak istedim,

çok yazmak istedim,

yazamadım...

ama buralardaydım...


23.57

çocuklarda aynı korkular...



zaman;

garip bir yer artık bu şehir,bu düş...
bir savaş gecesi ile aynı patlama sesleri ve ışıklar var kutlamalarda...
çocuklarda aynı korkular...

zaman;

garip bir şey var artık insanlarda,
burada yaşadıklarını zannetselerde hala,
insanlar burada değiller artık...

herkes gitmiş,yapayalnız kalmış şehir...

kimse,kimsesizliğinin farkında değil.

23.54

bazen,ne yaparsan yap olmuyor bazen...




bitsin artık...
usulca,
sessizden
sanki bilmiyormuşumcasına...
bitsin artık...
ağrılar uçuşurken ışık taneleriyle,
bir anda,
aniden,
bitsin artık...

* tüm intihar mektupları yarımdı hep ceplerimde...
yıkandı gitti...



**mavi köşk,ne kadar sarısın düşümde bu gece...

23.33

11 Haziran 2012 Pazartesi

iyi geceler mavi ay...




yazmadım,
ama buradaydım...


00.01

8 Haziran 2012 Cuma

o gün...




o gün geldi işte...


13.43

6 Haziran 2012 Çarşamba

benim göz yaşlarım tembel...



naber hayat.

hayır önemi yok,sadece uğramıştım.gidiyorum birazdan.

aslında yazmalıydım bu akşam sana,

ama yarına erteledim bu akşamı...

bağışla.

- neden ağlamadın peki ?

- benim göz yaşlarım da tembel galiba,aynı zamanda dakik değiliz.

bundan galiba...


(dakik ? hangi dilden gelme bir kelime ve ne anlama geliyo o dilde ? bilmemki...)


23.36

3 Haziran 2012 Pazar

balkondaki sardunya...



pazar...
ılık bir rüzgar esiyor,sırtımdaki huzuru ovalayıp.
buz gibi eski bir gazoz şişesi tüm mutluluğum yanıbaşımda.
gün gözünü açıyor büyümek için hızla sonra,
ve ben dudaklarımı gıdıklayan soğuk yudumlarda oh çekiyorum sonsuzluğuma...

pazar...
soğuk gazoz,ılık yürek ve sıcak kitap üçlemesinden...

*ölünce beni balkondaki sardunya'nın dibine gömsünler...




14.06

1 Haziran 2012 Cuma



yazmadım ama buradaydım.
doğmama az kaldı...


01.41