Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Kıymık kıymık bir ağaca asıldı ruhum.
Susuzluktan kurudu dilim damağım.
Denizi örttüler sonra üzerime,
Tuzla yaktılar düşümü.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Sıcacık al kanla yıkadım demiri.
Suyu dövdüm mavisinde memleketin.
Bir peygamber ektim üstümde beyaz buluta.
Suladım şiirden göğünü tanın.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Bir çocuk düştü geçmişin iğdesinden yere.
Camdan bir bülbül kırıldı ahında.
Gülüşü kan pas tadı bir öğlen uyudu dibine.
Çıplak ayaklı bir çocuk koşmaya başladı içimde.
Çakıldan bir geçmiş ısırdı topuklarını sonra.
Kan revan adı,
her gün özgürlüğü ile beslediğim penceredeki kuşun.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Hayın bir akşamüstü yağdı şehrin saçlarına.
Dilimde lal sevişmelerin saklambacı bir sızı.
Sussam şiir tutuşur,
Haykırsam bir çocuk ölür uzaklarda.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Bir isa kanadı nefesimde.
Kaçamadım değil.
Kaçmadım.
Ateşimi ateşle suladım.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Tüm merhametler yel oldu.
Ayaz bitti.
Yangın düştü olup ağacın dalından.
Üzüm gözünü açtı asmanın serin göğsünde.
Paslı bir çivi çakıldı avcuma.
Kan damladı.
Şiir çiçeği suladı saçında.
00.57