3 Aralık 2025 Çarşamba

siyah yağı sevişen satırların

 
Bindim etime suretimin,
Pedalını çeviriyorum adım adım yaşamanın, çocukluğumun o tek bisikleti gibi.
Yaş on,yaş otuz,kırk,elli,altmış  belki her an her şafakta.
Bir ömürlük geceler doğuruyorum güneşsiz karanlıkların sisinde bir batında.
Sırtını dönmüşsün,
Zafersiz kalmıştım oysa,
İçimde kahrından ölen bir komutan terketmişti sanki beni,
Ben ise yapayalnız,ardından,rüzgarın değmeye kıyamadığı saçlarında senin denizini izliyordum,
Fersah fersah memleketini kokluyordum omuzlarının kıyılarına çarpan o tuzlu deniz kokusu saçlarından.
Her günü bitirmeye çalışan çabalayan bu düzen bu fıtrata inat ben,
Gözlerinde zamanı durduruyordum bileklerinden çivileyip gözlerimde şu kainatı...
Bindim etime suretimin,
Pedalını çeviriyorum adım adım yaşamanın, çocukluğumun o tek bisikleti gibi.
Ve zinciri atar yüreğimin iki güne bir,
Ellerim kan revan,ellerim siyah yağı sevişen satırların...


08.12 bir ozan ölür ve bir kuş kırıp yumurtasını doğar etine binip cehennemine...

ruhunu tacından uzanıp içeyim bir sinek kuşu gibi


Ah sevgilim,
Mühim değil,bırak sevişmeyelim.
Uzan yamacıma,ellerim dolaşsın başında çıplak ayak,saçlarını tarayayım,
Nar kırayım avuçlarımdan sana,
Aksın kızılırmak gibi kızıldenize kadar sevmek seni.
Yeşil yaprakları yırtılsın nisanın mayısın genç dallarından baharın,
Sararsın ekimi gözlerin bana her ağlayışında,
Ben dökülen yapraklarını toplayayım yüzünün arnavut kaldırımlı sokaklarından.
Ah sevgilim,
Mühim değil,bırak sevişmeyelim.
Nar kırayım avuçlarımdan sana,
Aksın avuçlarımdan sıkıp dudaklarına eğirdiğim kızıl kıyamet yüreğimden o damlalar,
Sinsin geçmesin üzerimizden,
değsin kefenimize tenimize kan rengi binlerce şehit damlası ile dalından ağırlaşıp yere uzanan kıpkırmızı aşk,
bulutunda biriken bir yağmur gibi...
Ah sevgilim,
Mühim değil,bırak sevişmeyelim.
Nar kırayım avuçlarımdan sana,
Suyu diline damlasın düşsün,
Ben ruhunu tacından uzanıp içeyim bir sinek kuşu gibi...


22.59 dilden kırptım,dilden eğirdim ipini idamımın.sevmek; ayaklarımın altında yaşamamı isteyen o inatçı taburesi gözlerinin...
Ve ben seni gülüyorum en son dileğim diye sessiz yüzümde sadece...

"bir kağıt kesiğisin" ey yaşamak

 
Pasifize nefretler karhanesi.
Senin olmayan etlerin köle kasabı,
Ne kadar adisin ey yaşamak...
Paslı prangalara sürülü çürüyen eflatundan ayak bileğin...
Zamanın ter kokan çamur yüzlü hırsızı.
Ve yazık,kaybedecek hiçbirşeyi yok ruhların bugünlerde.
Sevmek,daha büyük sevmek,daha da büyük sevmek...?
Hangi arsız yarışın ödülü bu boynundaki beşi bir yerde,
Güçsüz soluk sarı bir demir uğruna satılan her şey.
Kainata değişmem seni,uğruna tutuşurum da açmam bir daha güneşe gözlerimi...
Üşüdü dudakların,
Ve güneye kanat çırpıp göç etti benimkiler...
Buluşamadı mevsim bir türlü,soyunamadığımız sararan her yaprağa yazılı tutuşan sönen her sayfada...
Yüzdüğüm her farklı sıcak dudakta,
bir fırtına,bir amansız rüzgar,bir hain hatıra kafamızdaki o durakta,
titrer içim kemiklerim,vurur dalgalar etime kemiğime dek çivileri gibi bir peygamberin;
Ve ben sana dönerim hep kapanan ıslak gözlerimin ardında her şafakta...
Pasifize nefretler karhanesi.
Senin olmayan etlerin köle kasabı,
Ne kadar "bir kağıt kesiğisin" ey yaşamak...
Etim,ruhumun kanlı sıcak kefeni.
Vealeykümselam,
Seni seviyorum.


21.52 üç dua bir pişmanlık duvara asılı boynumda.