Sabah beş belki altıda,
Bir kulaklık kulağımda,
Biri çalışır,belki biri çalışmazsa da,
Derinden mi derinden bir ses kazar içimi bir şarkıda.
Loş karanlık ruhum içimde bi yerlerde.
Yapayalnızım,
Kalmışım bir kürek ile bir sandalda bu hayatta.
Kocaman bir okyanus,günbatımı bir fotoğraf gibi önümde akşamda,
Ve ben bırakıyorum elimdeki tek küreği usulca yanıma,
Çekmiyorum gayrı adım adım nefesleri bu yol bitmez katarda,
yaş yaş tek tek düşen yağmur yağmalarını yapayalnız şafakta.
Sabah beş belki altıda,
Bir kulaklık kulağımda,
Biri çalışır,belki biri çalışmazsa da,
Derinden mi derinden bir ses kazar içimi bir şarkıda.
Yem kutuları boş kuşların,
İçimi solucanlar kazıyor durmadan derine derine,
Ben ölmedim ki daha neden şimdi ve bu kadar erken ey hayat ?
Savaşlar,savaşlar ve savaşlar var hep bu sapsız düzende.
Sürgün bu gezegene insan ve gölgesi toprakta.
Duvarlar,duvarlar,duvarlar var sevgilim,
Ayırıyor sevenleri,titremez eller ile gaddar,
unutulmuş bir çiçeği sulamak dahi ruhunda,
bir kuzu var sanki bembeyaz,kurumuş kan yolu bir kasapta,
Arka tarafta kimsenin görmediği bir beyaz odada,
Utanıyor,utanıyor elbet,biliyor da susuyor hiç anlatmıyor kendine bile bunu insan...
Dilleri yalana uzak doğuyor da insanın,
Yalan bile isteye öğretiliyor yarınlara.
Günahkarlar utanıp dilindeki yalanlardan,günahsızları da kirletiyor...
Günah dediğin,iki insan arası bir uçurumda azala azala tekrarlayan bir yankıdır sadece oysa...
08.26 bir değirmen.ilk ve sonun taşları dönüyor kadim rüzgarların fısıltıları ile sevgilim.arada yaşamak ufalanıp bembeyaz,gökte vurulmuş bir toz bulutu gibi düşüyor avuçlarımızdaki kaderin hasır çuvalına...yüzümüze sürülüyor ara ara bazen bir tutam toz beyaz mutluluk...sonra hiç bilmeden,yaşamın sıcak ekmeğini koparıp çiğniyoruz biz doğup yürürken,üstelik daha sofraya yolumuz çok ama çok var iken...
Bakkala giden çocuk ve günlük'ten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder