Günebakanlar boynunu bükerken gökten usul usul çekilen akşam güneşine,
Sapsarı bir tablo parlarken gözlerimde dev gibi.
Utanır şehirli bir araba penceresinde,
buradan geçerken tüm yaşayamadıklarına.
Devir bataklık der mutlaka kahvede işe yaramaz hayatıyla yaşlı biri,
Çayı soğuk gelmesin yeter hayatıyla,rahatsız tahta iskemlesinde.
Güneçakanlar telef olur gider her gün yaşamda peşi sıra.
Günü harcayanlar ordusu.
Sevdayı üfleyip yıkan,koparan yaramazların kitlesi.
Güneçakanlar tarlası adı bu isimsiz mezarların, hepsinin soysuz izleri tohumlanıp açıyor gölgelerinde şehrin,her nasılsa.
Sevemeyenler,sevmezler ordusu.
Doğru nefes almayı bilmezler sürüsü.
Yazıklar topluluğu.
Sadece harcayanlar.
Güneçakanlar.
Güne çakma sen çocuk,güne bak lütfen olur mu.
09.59 günümüzün bokunda geçmişin erdem çiçeklerinin kokusunu arayan eğitimli köpekleriydik bu gezegenin bizler sadece...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder