28 Nisan 2012 Cumartesi

avuçlarımda çivilerinizin pas soğuğuydu bakışlarınız...


çivileseniz de avuçlarımdan ruhumu,
kıymık kıymık dökülse de kanım yırtık damarlarımdan,
ve gözyaşlarım sökük gözlerimden,

teslim olmayacak sözlerim asla size,
düşlerim diz çökmeyecek önünüzde...



* sökülen ruhumdan giren,yanan tenime değen rüzgardı serin gülüşünün verdiği mutluluk...

gerçek zaman 13.34

24 Nisan 2012 Salı

14 Nisan 2012 Cumartesi

cuma ertesinden pazarın düşüne...


yazmadım ama buradaydım...
yüzünde kan lekesi sessiz ve dumanlı bir ay'dım.
gece uzun,
ve ben bir kibrit çöpünde parlayıp yanan ateş kadar kısaydım.
yazmadım ama,
buradaydım...




zaman,tutuşan yüreklerde kor dakikaların yangın zamanı...
beN.

gerçek zaman 00.33

10 Nisan 2012 Salı

bütün dünyevi mülklerinizden



işçi arılar
uçup gidebilirler
erkek arılar
yuvayı terk ederler
kraliçe ise
kölesidir onların


Chuck Palahnıuk.

yağmurun ıslattıkları...



şehir hatırasını yıkıyor gök yüzünde...

yağıyor bu gece...

kimseye söyleme ama yağmurun geceye fısıldadıklarını duyuyo penceresinde karanlığında oturan tüm yalnız kulaklar...


* sağanak bekleyişler moteli ve sokağın soluk benizli sarıya çalan sokak lambası...

zaman,sensiz duraklar zamanı.

vakit,23.34

savaşan yüreklerin orduları...



- şşşşttttttt sessiz ol,sakın konuşma bir harf bile.

- neden diye sormamı bekliyorsun biliyorum,ama neden diye sormayacağım bu sefer sana.

- ...hmmm...neden peki ?

- tüm sebepler kaçıyor sorularından senin dudaklarında.

- şşşşştttt durma konuş haydi susma.

- (suskun.içindeki konuşma)
kararsızlığın kalesinde sallanırken tüm taşlar senin bu sebepsiz savaşında,
hangi kimsesizin kalbini daha çok dövüyor savaş topları'N acaba,odandaki gecenin yapayalnız rüyalarında ?



* yıldızlar konuşmaz sevgilim,
onları biz seslendiririz nedense en fazla...

zaman,ay'sız gecenin gökyüzü zamanı.

vakit,23.28

sessizliğin okyanusuna düşen kurbağa


sessizliğin okyanusuna düşen bir kurbağa kadar sustu ruhum,
ölsem ölemem,yaşasam
yaşamak sonsuzluğun tükenmeyen keder döngüsü...
git gide kayboluyorum siyahın mavisinde..
her nefes çaresiz bir adım kulaçların ağrısında...


rüyalarım,ne kadarda uzaksınız bana.
günlerden papatya...



23.13

7 Nisan 2012 Cumartesi

susuyorum dualarıma...


dudaklarım ibadetim için kapanıyor,susuyorum dualarıma ve karşımda irlandalı genç bir imam isyan ediyor ALLAHINA...yaman çelişkilere top patlatıyor kalbim;bir ramazan pidesinin çörek otu kokusu tutuşuyor bir anda burnumda sonra ve yaşlı gözlerim çocukluğumu seccadesi yapıp secde ediyor tüm yanlışları için...bedenim süleymaniye'nin pencerelerini öpüyor...ve imam pokerde son iki eli süpürüyor...uykusuzluk, alttan alta başka bir huzursuzluğun saklayanı oluyor;ve ben hala gizli özneyi bulacak soruyu arıyorum içimin kayıp ilanlarında...



* kendimle özkapışmaca.

zaman,uykusuzluk diz çökerken gözlerimde.

gerçek vakit,00.48

İLANI-I İTİRAF



ahretlik dostlar aranıyor !!!






* yürekli,deneyimsiz,kalabildiğince çocuk ve sevebildiğince yaralı çalışma arkadaşlarına ihtiyacımız vardır.



zaman,eşsiz bir yolun gölgeye düşen omzunda akıp giderken...

gerçek an,15.06


** ölüm o kadar yakındı ki tenimize değiyordu adeta soğuk çelik nefesi;
ve biz sadece ölürken GERÇEKTEN KENDİMİZ OLABİLİYORDUK...yaşadığımız zamanın tümü boyunca üzerine renk renk örtüler örttüğümüz herşeyi yana yakıla çıkartıyorduk kalan kısacık zamanımızda...zaten BİZ NEDEN İNSANDIK Kİ ... ? E.T.

14.53 zaman,bir şehrin fethiydi sanki gözlerinde...



GÜNDÜZ DÜŞLERİ


bir fısıltılık güneş düşürdüm sıcak dudaklı çayımın duman yüzüne önce.
susadıkça aynı tadın hatırasını andım seyyah dilimin adımlarında yine.
gözlerinin kapılarında bekledim gündüz düşlerimi,
iki fincan rüzgar kadar es yüzüme yeter bana.

oysa kan kaybediyor perçem perçem bakışların senin,
uçurum kenarına tutunan sevdalarında...
sorsalar gün kadar temiz ve çıplak,
dudaklarının uçurumundan atlayan tüm sevdalı genç sözlerin...

bir tutam yaş ekledim gözlerinden çalıp üşümüş ağlayan yanağıma,
içi ısınsın çehreme sokulup tüneyen tüm yetim gülümsemelerin diye...
dilin,yüreğine saplı saklı hançerin senin...
sorsalar ne yaran var ne sevdan ama.

kan döküyor kurşun kurşun yalanların elinin sayfalarında...
barutun olur akan yarana saklı bir bakış kimi zaman.
kan kesilir sevdadan bazı,
durur sevda yangınında yanmış olsada tüm sıcak sızılar...

bir satırlık soyun bana kapalı gözlerimin ardında,
suspus olsun tenimde bahar;
utansın,kıskansın nisan çıplaklığını .
üşüsün halep çıplak dudaklarından düşen rüzgarın ile...

ve ben üşüyen avuçlarıma ismini üfleyeyim bir yudum sıcağı içebilsinler diye...


14.53 zaman,bir şehrin fethiydi sanki gözlerinde...





* parmak uçlarından tutsam seni keşke...

6 Nisan 2012 Cuma

gülüşüne güneşi saklayanım...



GÜLÜŞÜNE GÜNEŞİ SAKLAYANIM

gülüşüne güneşi saklayanım...
A benim kederi ter çaputu,sessiz yanım.
konuşsak kıyametin kaçıncı alameti olur bu,
susuşsak kaç savaşı söndürür gözlerindeki cennet gülüşün.

gülüşüne güneşi saklayanım...
sevdim alamadım türküsünü dudaklarından yakanım.
gecesi yanıyor gülüşünde bu şehrin,
gündüzü seni kıskanıyor göğünden...

gülüşüne güneşi saklayanım...
yürek yarası kapanmayanım.
kaç kibriti daha basacaksın sıcacık avuçlarına ki,
bir anlık kıvılcım sızılarda umuttan hayallerini tutuşturacaksın,
söyle bana.

gülüşüne güneşi saklayanım...
kaç kin daha kül kokacak gözlerinde ki,
düşecek yaktığın tüm yıldızlar gözlerinden...
kaz ayaklarından yollar akacak ırmak ırmak gecelerinin yastık mezarlığına.
peki söyle,
dudağın kovanından,bakışlarının giyotinine daha kaç arı'n feda düşecek...

gülüşüne güneşi saklayanım...
haydi durma,
serince nefesinden ıslak bir akşamüstünü gül bana...


zaman,güneşe göz kısılan an zaman makinasında.. .

01.04 gecesi

4 Nisan 2012 Çarşamba

.. .



güzel seni çok özledim.. .