Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı yüreklerimizin.
Çay'a kaç şeker atıyorsun mesela,
En sevdiğin çorba hangisi.
Pilavını ne ile yemeyi seviyorsun,
Çatal mı...
Ekmek sever misin sen de.
Gözlerini sımsıkı kapatıp mı
Yıkarsın saçlarını acaba...
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı ellerimizin.
Eldiven giyer misin üşüdüğünde,
Düştüğünde baba diye mi ağlıyorsun hala.
Pencereden izlemeyi seviyor musun
Bugünü dünü yarını...
Kağıda kaleme dokunuyor mu
Ellerin.
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı gözlerimizin.
Doluyor mu kar soğuğu kadar
Yürüyünce rüyalarını...
Kahvaltıda ne kokusu duymayı istersin,
Huzur diye...
Hangi reçel götürüyor seni çocukluğuna.
Hangi keşke katlı bekliyor şu an
Gönül çekmecende...
Hangi düş üşüyor gözlerinde...
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı sözlerimizin.
Dünya hala güzel bir yer mi dilinde.
Kaç cenaze gördü kalbin,
Kaç dua susuz bıraktı herşeye rağmen
Gözlerini...
Kaç defa suladın kederin toprağını içinde.
Kaç yüz yıl sessizlige sürdün hüznünü.
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı ruhumuzun...
Çay'a kaç şeker atıyorsun mesela,
Tiryaki misin bir şeye...
Günün ortasında kapatıyor musun
Gözlerini herşeye bi an sen de.
Zaman:onüçkırksekiz/gün
Tadı yok yudumlarımın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ben yaşamın içinde
Sen benim her demimde...
Sevgiyi taşıyan rahvan,
Nasipsiz olurmuş
Bu sevgiden bi haber yaşayan...
Noktalama işaretleri duyguların yanında hiç olmuş. Duygunun baskınlığı, üç noktanın, virgülün anlamını ortadan kaldırmış.
Özlemin, hasretin yoğunluğu zerrelerde hissedilse bile, şefkatin gücü ünlem getirmemiş dizelere... Muhteşem...
Teşekkür ederim.Dilinize emeğinize sağlık.
Yorum Gönder