Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Bakışlarımıza çakılı çamurdan yuvası.
Yıkılmaz.
Düşmez.
Sökülmez.
Kağıttan gökyüzünde bir kutup yıldızı.
Köşede tek başına...dalga geçilen belki.
Hep kuzeyi gösteren bir gülüşüne çakılı gecemde...
Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Adımları çağla çağla su akışı...
Fidanların kabri bir sessizlik dilimde.
Can suyu saçının kokusu.
Rüzgardan helkeler.
Geçmişe bilet rüzgarının kokusu,
Ben dünden buharlaşan bugüne düşen
zaman yolcusuyum sevdanın...
Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Duvara yuva yapan tüm hayal edişler.
Eylülü terkedişler...
Kır kırlangıcı bir düşler bahçesi bu dünya.
İncinir.
Çatlar.
Kırılır.
Perdeler süzülür akşamları...
Açık pencereler rüzgarla dövülür.
Can yanar.
Yürek sızlar.
Avuçlar özler...
Makas kuyruklar atlasında fırtınalar.
Ve dökülmez denilen çamurdan yuvaları kırdı elleri ile,
yaşam kokan acımasız sevdalar...
13.41
Tüm hisler ölüyor teninde.
Ve kabri gökten şiirlerin...
Ateş sönüyor da,
Elini yakıyor kül hala...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder