ölürsem eger
dönmesin dünya dursun yerinde birkaç saniye olsada yine...
ölürsem eger
aglamasın hiçkimse sessizce dinlesinler yeter...
ölürsem eger
çiçekler ekilmesin mezarımın üzerine...bomboş kalsın üzerim...bomboş kalsın topragım...
yaşamıyorsam eger...
ölürsem eger
o yıl düşmesin hiçbir yaprak yere sonbaharına inat
sararmasınlar dökülmesinler sokaklara sararmış anılar gibi yapraklar...
ölürsem eger
kelebekler sekiz gün yaşasınlar ne olur...
sadece öldügüm gün doganlar bile olsa yeter...
ölürsem eger
ölümsüz olsun herkes...
sonsuzluk kaderlerine verilen bir ceza olsun herkesin...
ölürsem eger
kaçmasın ölümden hiçbir balık öylece dursunlar sularda dalmış gitmiş gibi uzaklara...
yüzmeyi unutsunlar nefes almayı unutmak kadar zor olsada...
ölürsem eger
tüm sehirde elektrikler kesilmiş ışıklar gitmiş olsun...heryer karanlık olsun...
gaz lambasında otursun bütün şehrin odaları...
herkes yarım yamalak ışıkta gördügü yüzleri gerçekten dinlesin gerçekten duysun diye...
ölürsem eger
yaşasın herkes...
ölürsem eger
martılar atılan simitleri tutmasınlar...
aç kalsın tüm uçuşlar gökyüzünden...
ölürsem eger
mezarlarda içilsin tüm çaylar...
korkmasın kimse bu kadar çiçek büyüten bir yerden...
ölürsem eger
yagmur yagsın uyusun pencere önünde bir kedi gibi herkes...
en güzel rüyasını görsün insanlar...
ölürsem eger
ölmesin çocuklar saçları okşanmayıp sıcacık bir yatagın içinde rüyalara dalmadan...
ölürsem eger
dört mevsim kış olsun mevsim o yıl sadece...
üşüsün tüm eller tüm avuçlar...
sıcacık sevgiler ısıtsın elele tutuşup kalpleri diye...
ölürsem eger
şiirler uyusun yas tutsun tüm kurşun kalemler...
siyah giysin tüm beyaz sayfalar arkamdan...
ölürsem eger
akrep dursun yelkovanına teslim olsun...
sarılsınlar öylece zamanı durdurup bir gün boyu birbirlerine...
zaman dursun...aşk yaşasın duran zamanın içinde...
ölürsem eger
unutulsun ismim...
gülen yüzüm kazınsın tüm anılara...
ölürsem eger
bogaz suspus olsun ...tüm akıntılar akmalarını durdursun bir saat...
bogazımda bir gıcık öksürük kadar küçük olsun ölüm...
ölürsem eger...
ölürsem eger
tüm güvercinler aglasın...ıslansın önlerinde tüm bugdaylar...
gözyaşlarıyla sulansın tüm lokmalar...
ölürsem eger
ressamlar gözyaşlarıyla boyasınlar resimleri...
boyalar kurusun...düşler solsun...sepya bir gülümseme belirsin fırçanın ucunda...
ölürsem eger
ölmüşümdür hakkını vere vere...
merak etmesinler...
ölürsem eger
mavi önlüklerini çıkarsın tüm ilkokullar...
birgünlügüne de olsa yalancı umutları çıkarsınlar üzerlerinden...
ölürsem eger
dahada sararsın heryer...sapsarı bir ölüm boyasın ressam arkamdan...
ölürsem eger
gözlerim kapatılmasın...
bu şehrin gecesini izleyebileyim topragımdan...
ölürsem eger
unutmasınlar beni
asla unutulmasın diye eskiyecek defterlerin arasına
hapsedilen kırmızı güller gibi yalan sözlerin arasına hapsetmesinler beni...
saklamasınlar bıraksınlar bir agustos esintisine özgürce...
ölürsem eger...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder