21 Ağustos 2010 Cumartesi

dört nala koşan eski yüzlü çocuklar...



yaşlılık böyle birşey işte...
az gören gözler sık sık yaşlı...
sen yazarken terkeder seni bazı harfler,katlanamAYIP,
unutmuş yazmayı derler ardından sessizce fısıldayıp...
yaşlılık böyle birşey işte...
karışır 1950ler bindokuzyüzaltmışlara bazı,
oysa kurumaya yüz tutan küçük dünyanda,tozlu saksında zaman,
birkaç damla su kadar bile olsa bir selama razı...

yaşlılık böyle birşey işte...
çekilmez bazen...
aranır cebinde yakın mesafe gözlükler,
ve düşer titreyen ellerinden okunamadan henüz eski mektuplar...
yaşlılık böyle birşey işte...
aynaların kenarlarına sıkıştırılan sararan fotoğraflara dalan,
yüzündeki yüzlerce çizgide akan kocaman bir zaman,
yüzünde silik mısraların kurşundan lekesi ve ağzında aman...

yaşlılık böyle birşey işte...
gözünde düşler
gülüşünde üşüyüşler,
titrek atılan yavaş adımların sahibi gözlerde,
dört nala koşan eski yüzlü çocuklar...

Hiç yorum yok: