31 Temmuz 2010 Cumartesi

iki kaşın arasına ay düştü gecende...


iki kaşın arasına ay düştü gecende...
kanadı dizelerin al acılara sarılıp,
geceden sabah şafağına akıp...
kabuk kabuk kaldırdın dünü bugününde kanatıp...
iki kaşın arasına ay düştü gecende...
yaşlı ellerin çizgilerinden tesbih taneleri misali
döküldü besmeleler...
kırbaç sızılarından akıp döküldün sevda sırtından vuslata...
dilimde koruk tadı yalan memnuniyetlerin gülümseyişi,
saklanan ekşiyen yüzlerin kibarlığı...
sussam bir dert ,düşsem bin vuslat...
kalemimde sızlayan nasır kelimeler,
kessen bir dert, kesmesen sen...
iki kaşın arasına ay düştü gecende...
sevsen arar bulurdun...
ölmezdi kelebek kanatlarında satırların silinen yalnızlığı...
yaşardı tüm susuz mezarların dökülen suları...
gülerdi belki kırbaçlara koşturulan kısrağın yuları...
dökülürdü kimbilir yine eskisi gibi köy çeşmesinde,
sevdalara can suyu düşen yalağa,
dökülen buzdu yanan gözlerinden düşülen,
ikinci yaşam şansı verir gibi akıp dökülen sular...
iki kaşın arasına ay düştü gecende...
çatladı gökte gök, elde toprak sanki...
doğarken öldü daha dilde bebek ahlar figanlar...
sızlamaya korkup kaçtı tüm sızılar...
terkedildi ten feryat feryat...
geceyi döven sazlar azdı yangına yağmaya...
sönmeyen ateş türkü türkü yandı dağlara...
iki kaşın arasına ay düştü gecende...
pılını pırtını topladı rüyalar,düşler...
suya düştü yalan bir sese kandırılan,
gökte vurulan tüm göçmen umutlar...
iki kaşın arasına ay düştü gecende...
aya kan düştü,
suya dem üşüştü teninde...
sararmış bir film afişine kondu gecede sinek...
plaka yirmibeş eski bir taksi bozuldu az ilerde...
yürek susuzdu...
yara tuzsuzdu...
ıslak tütünün dumanı yarayı dağladı...
tenim altına sakladığın tohumdu mektupların,
sustu bulutundan gözlerin sonra...
ve kuruyan sözlerinde avuçlar torpakh torpakh çatladı...

* aynaya aksinde düşen dert dumanıydı taşıyamadığım ağırlaşan bu beden...
tütünü bakışlarından ıslanan adamın küstür ciğeri tüm ağlamalara ezelden...

Hiç yorum yok: