3 Şubat 2011 Perşembe

uçurum...


sen i sev i yorum .. .



parmak uçlarının kıyısında uzandığım bir geceydi yüzümde gülüşüm,
adı mutluluk/muş katladığım kağıt kanatlı kuşun...
süzülür zannedilen ama döne döne önümüze çakılan bir gözyaşı belkide.

omzunun ardından kulağına düşen sessiz bir fısıltıydı sevginin sesi akşamda,
'' tembel kıss ... '' dedi çocuk...

ve mutluca gülümsedi güzelin yüzünde suskunluk...

o kadar güzel gülümsüyordun ki,
içimde şubat yanıyor ve tüm kalabalık sessizce siliniyordu...

bende yalnızca bir sen aydınlanıyordu,sokak lambaları gölgende kararıyordu.

içimde ŞEHİT kederler dualaşıyordu,
ve dilime saklanan o utangaç çocuk dökülüyordu yüzümden gözlerine usul usul,
'' sen i sev i yorum .. . ''


* bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
hergün aynı yolları sanki yokmuş o ur gibi yürüdüğümüz...
ama hep içimizde sızlayan ve büyüyen...
kederiyle,ağrısıyla hey ben buradayım diyen...
bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
yaşasak rüya,ölsek haram...
deterjan kokulu renksizliğinde rengarenk saniyelik bir baloncuk bu,
ağzımızdan düşüp uçuşan...
ama yörüngemizden bir adım dışarı adım atmayan...
izlemeye doyamaz iken pıt diye patlayan...
yere bir damla düşüp biraz sonra kuruyan...
bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
ileriye bir adım atsan haram,
gözlerini kapatıp bağırsan tatlı bir rüya,
birazdan uyandığında yapayalnız kalıp ağlayan...
bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
bir zaman iyi huylu diye başı okşanan,
bir başka zaman kötü huylu diye kesilip atılan...
oysa kaderi kim yazmıştı unuttu tabib,
bilmişlik tasladık neş/ter-i duayla
yüzümüze yansıyan teslimiyete...
boyun büktük isyana...
sustuk tüm dağlara ve yankılara...
ardımızı döndük ama gidemedik bir adım dahi başka yere...
çömelen takvim yapraklarında oturup bekledik sevgiliyi
her bir gün,
gELir diye...
üstelik tüm ASLA'ları bile bile...
bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
tenime yaslanan şu an ve bu yas rengine sisli önümdeki zamansız zaman.
anlamı yok hiç bir şeyin...
dudakların zehir,avuçların memleket hasreti,yüzün gurbet...
şiir kumaştan mendil,bir ucu yüreğime asılı...
ve bir uçURum bu seninle aramızda kalan...
ağlayan suskunluğumun heybesinde,göz yaşı şişeme
bir dolup bir boşalan...

bir uçURum bu seninle aramızda kalan ,
ve benden düşüp sen i sev i yorum diye bağıran bir çığlık bu,
uzattığımız ellerimizin arasında yankılanan...

sen i sev i yorum .. .



vakit, 23.16

siyah kuş'un gözünden düşüp yazıyorum size...

ben...

4 yorum:

üryan dedi ki...

"şiir kumaştan mendil,bir ucu yüreğime asılı..."

beyaz kuş'un mahzunluğundan, ya da mahçupluğundan..

e.t. dedi ki...

bir şiir düşer yere,benimde gözümde kalır mutlaka şiirden birkaç mısra;damarıma basar,kanıma işler muhakkak bir satır,bir cümle...aklımda kalır yankısı...her şiirde beni yakalayan birkaç kırıntı parçasını parmak uçlarımda toplar tadarım dudaklarımın ardında...

şiir kumaştan mendil,bir ucu yüreğime asılı...doğru,ve her şiir bir kumaştan mendil...kenarından birkaç işlemede kalır gibi bakışlarım,bir yada birkaçında mısraların kalır benimde aklım...

teşekkürler,
beYAZ kuşu'na sevgiler ile...

üryan dedi ki...

Bazen beYAZ sandığımız siyAH'ın ta kendisi olabiliyor..
ya da tam tersi.. göz, aldanandır..

e.t. dedi ki...

gri dudaklarınız susmuştu zalimliğini,hapsedip dilini...

çatlamış dudaklarınızın omzundan kayıp düşen askılı bir elbiseydi sanki avucunuzda sımsıkı sakladığınız,zaman...

dudaklarınızdan beyaz düşse bir siyAH uyanıyordu,
ve siyahı soyunsa dudağınız, beYAZ'a düşen bir kiraz kızarıyordu alev alan gülüşünüzde...

ah çeken yazların,ve tüm siyah beyaz fotoğrafların hatrına,dudağınızdan gri bir akşam batıyordu kıymık gibi elimize...

el ele sızılar kahvesinde,balıkçıların deniz kokan yorgun nefeslerinde demlenen çayın eşliğinde...