27 Haziran 2024 Perşembe

lirik bir şair katladım koydum gönlümün çekmecesine


Çocuktum.
Toprak odalara doğdum.
Yağmurları dinledim piyano diye çatılarda.
Duvardan topladım kırıntılarını,
Toprak toprak kopardım seni yedim duvardaki hayallerimden.
Çocuktum.
Ekmek kokan odalara doğdum.
Uçuşan undan düşlere uyudum.
Kurumuş çölde gece rüzgarı çaldı ninnilerimi.
Çocuktum.
Anamın karnından yusufun kuyusuna doğdum.
O kuyudan ne zaman başımı kaldırsam korkup geceye,
Tuz gibi döktü ışıl ışıl yıldızlarını kainatın karanlık çorbasına Yaradanım.
Üç adımlık dünyamı gördüm,aydınlandım.
Gözlerimi kapatıp titreye titreye bir kaşıkta tüm geceyi içtim her gece.
Çocuktum.
Altın gibi parlardı dumanlı iki sıcak somun ekmek dedemin kollarında,
Yanardım.
Perdeler yarım yırtık,sökük hayaller susuz inanç saksılarında.
Kuruyor yağmurların altında dahi yalnızken hayaller.
Çocuktum.
Lirik bir şairdim kana kan savaşlarımda.
Çocuktum.
Bir aşk mektubunun kalbe hançer misali nihayetine doğdum.
Bir balina yavrusu misali,doğarken nefessiz düşüp okyanusun yerçekimsiz uzayına,
Dört nala koşup ilk nefes için tepede suyun göğüne,
Yusufun kuyusuna konmuşum sonra dal diye yaşamak için.
Kuş kanadı sevda şiirleri...
Kağıtlar.
Kesilen kan kaybından merhum ağaçlar.
Çocuktum.
Kömürün işçisi ruhumda,güneşi yok simsiyah bir madene doğdum.
Kaç cehennemi çekiç çekiç kafamda dövdüm...
Çocuktum.
Aç bitap bir gezegene doğdum.
Yıldızları ektim de tahta kaşığımdan döke döke ayı içtim gecenin yer sofrasından...
Ekmeği sen şiirler yaktım ocağımda.
Şubatı cehennem diye yazdım da kaç defa kağıttan duvarlarıma,sonra buruşturdum attım çöpe...



19.16 lirik bir şair katladım koydum gönlümün çekmecesine.arasına sabun koydum düşlerimin,güzel koksunlar için.

25 Haziran 2024 Salı

You lied to me


G- happy or sad ?
T- sad.
G- but i warn you, i'll break your heart.
T- already broken.



* May you be in heaven a full half-hour,before the devil knows you're dead...


From a Peaky Blinders' scene.


02.39 yazmadım ama buradaydım.

24 Haziran 2024 Pazartesi

Yere uzanıp kulağımı dayıyorum yerle bir yalnızlığıma


Yer altında bir orman.
Gökyüzü içimde.
Masmavi diye bir renk var evet,
Maviden de mavi.
Yer altında bir orman.
Olmaz sanıyorlar,
Olur.
Hem de nasıl güzel olur.
Tam olması gerektiği yerde üstelik.
Zaten ormanın kalbi toprağın altında atmıyor mu,
Yere uzanıp kulağımı dayıyorum yerle bir yalnızlığıma,
Toprak,ince keten gömleği göğsü üşümesin diye üzerine giymeden örttüğü ağacın.
Kalbini dinliyorum köklerinin fısıltısından tek tek toplayıp seni.
Kulağım,ılık göğsüne birazdan bir kuşun narin konuşu gibi değen dudağım,
Tırnaklarım acıtmasın...
Zaten ormanın kalbi toprağın altında atmıyor mu,
Kalbini dinliyorum köklerinin fısıltısından tek tek toplayıp seni.
Yalan söylemez bana çocukluğum.
Yer altında bir orman.
Gökyüzü içimde.
Masmavi diye bir renk var evet,
Maviden de mavi...

Sizler satmışsınız kendi zamanınızın kumlarını,
Kağıttan basma yalan değerlere oysa.
Kum saatiniz akıyor size göre boş yere eğer onu satmadıysanız.
Kandırmış canavarlar sizi ilaçtan yalanlarla üzgünüm,
Sizin iyileşmeye değil,yaralarınıza ihtiyacınız var ey insanım,yaralanmaya...
Korkmayın.



10.43 düşünen bir sabaha uyandı karga.sahipsizdi ruhu.sahipli zannettiler.doğa, içinde uçuşan her ruhun satılık olduğu bir market değildir.


* "Yer altında bir orman" cümlesi için Fatma'ya teşekkür ederim.Soyadını bilmediğim için yazamadım üzgünüm.

18 Haziran 2024 Salı

Ve sekizi sekiz geçiyordu sabah


Çocuktum.
Yaş küçük ama,
bende bir ihtiyarın yorgunluğu ve solgun yüzü vardı...
Çok savaşlardan geçmiştim bile.
Kaç kıyamet batırdım,kaç yaşam yeniden doğdu yamacında yorgun otururken bilmiyorum.
Çocuktum.
Ve sekizi sekiz geçiyordu sabah.
Eylül, güneşi dikiyordu sanki göğe,
Işıl ışıl üzerimize dökülüyordu kanadığı yerden galaksinin yıldızı.
Çocuktum.
Yetim adımlarım ve öksüz şiirlerim vardı cebimde.
Yaşamak denizi, senin çocuk düşlerinde suladığın büyüttüğün beklediğin bir tohumdu,
olması gerektiği gibi.
Yaşamak denizi, sırtımda bir kanburdu benim oysa,
Ve benim yelkenim güneşinden yanıktı,yırtıktı.
Bir kürek bir adım yol gitmedim.
Denizin biçtiği kadere teslim olmuş,
bir olta iğnesine vuran güneşin ışıldayan dans eden şiirine dalıyordum denizin altında.
Bırakıyordum kendimi bazı bazı,
vazgeçip her şeyden,
bırakıyorum kendimi gerisin geriye dizlerine.
Tepemde gökyüzüm,tek gördüğüm yüzün olsun isterdim yine,
çalacaksam eğer yaşamak kapısını tersten,
çocuk aklımda tabi...
Bu yandığım yeter gezegenin cehenneminde artık,
nefeslerimin beni yakan oksijen ateşinde yıka beni.kefenle acıları beynimden.
Çocuktum.
Kürek çekmeye mecali yoktu o çocuk ruhun.
Ve sekizi sekiz geçiyordu sabah.
Çocuktum.
Hiç bir insanın ulaşamadığı kadar tırmanmıştım zihnimin everestine,
Fasülyelerinizi bilmem ama,
Ben arılarla konuştum,epifizimi suladım hep.
Çocuktum.
Üç yaşadım bir öldüm.
Bir saydılar.
Çocuktum.
Yaşadım.
Ve öldüm.


09.32 uçsuz bucaksız bir metafor bahçesi balkonumdan kokladığım.dolunayda suluyorum hep seni.metafor yağmurlarınca bekledim mevsimi pencerelerde.başını okşadım huzurla uyusun diye her gece şiirlerim.hep bir boşluk.bizlere sanırım kainattan hediye.yıldız tozlarından süpürülmüşüz biz bu gezegene.Senin teninden uçuşan yıldız tozların benim mukaddes emanetim ve ben senin avlundaki toz kuyunum sevgilim...süpür içime tozlarını...


17 Haziran 2024 Pazartesi

Cehennemde de yağmur yağar sevgilim


İstemem aş yardımı.
Kan dolu,dopdolu zengin bir kiler kalbim,
Oysa yüreğimde hep açlığım.
İstemem kan yardımı.
Yokuştan aşağı kurumuş kan kaşımdan,
hiç umrum değil.
İstemem ilaç merhem yardımı serinden.
Yana yana doğruyu dök üstüme yak canımı.
Çünkü gülmez yüzüm yalandan.
İstemem düş yardımı.
Yalanlar sizin kalsın.
İstemem su yardımı.
Cehennemde de yağmur yağar sevgilim.
Şemsiyesi dudakların bu faninin...
usuldan şiirden bir rüzgar yıkar yüzümü,
ne zaman fısıldasan bana...
İstemem aşk yardımı.
Sevdanın orucunda şeytan da bal uzatır sevdiğim.
İstemem kış yardımı.
Ocakta tüten ruhum,titreyen ellerim sadece.
İstemem can yardımı.
Koştuğum ölüm bir son değil,
Dışarıdan açılmayan bir kapının içeriden sana açılan aydınlık yüzü ölüm...
Ve son nefesimiz kapıyı çalıyor sevgilim.
İstemem mış yardımı.
Nefesimde bin ateş ile dövdüğüm yalnızca saf doğrudur.
Gözlerinin tuzlu serin rüzgarından öperim sevgilim...


09.58 sabahı şeriflerimiz hayrolsun,düşdolsun...



10 Haziran 2024 Pazartesi

Zehrine sürülü dudaklarından biraz önce ayrılmış bir sandal dudağım


Koyun postu giymiş bir aslan var içimde.
İçimin odalarında geziyor özgürce.
Büyüyor git gide.
Korkuyorum.
Besliyorum.
Besliyorum.
Korkuyorum.
Koyun postu giymiş bir aslan var içimde.
İçimin odalarında geziyor özgürce.
Canavar diyor gözleri uzaktan.
Kahramanlar doğuyor her sabah uyandığında gözlerimde oysa.
Koyun postu giymiş bir aslan var içimde.
İçimin odalarında geziyor özgürce.
Koyunların tarafında bir canavar kanat açıyor göğe kükreyerek.
Avcısına sarılıp uyuyan bir kuzunun huzuru var düşümde.
Zehrine sürülü dudaklarından biraz önce ayrılmış bir sandal dudağım,
Öleceğimi bile bile tadıyorum deniz kokan dudağının sıcağını,
Senden zorla koparıp.
Kapıyorum gözlerimin kapılarını sonuna kadar,
Karanlık her yer düşümde.
Ve döşümde huzurla çarpan kalbimin sessiz adımlarının ufak çıtırtıları var.
Koyun postu giymiş bir aslan var içimde.
İçimin odalarında geziyor özgürce.
Sonra bir darbede yırtıp göğsümü bir sayfaymışcasına tüm yaşadığım sadece,
Çıkıp gidiyor mabedimden intikamına kan revan tırnakları divitmişcesine...
Beni bana yazıyor,el değmez kor kızgınlığı tenimde...

Koyun postu giymiş bir aslan var içimde.
İçimin odalarında geziyor özgürce.
Koyunlar korkmuyormuş gibi susuyor sadece,
Ve ben yere uzanıyorum kendimden gidermişcesine...


22.09 kuzuların sessizliği şiir yazıyor aslan kükreyişlerin üzerine...ve bayramın kurbanı yüzümde kül rengi dizginsiz gözlerim...

5 Haziran 2024 Çarşamba

tsokoloh


tsokoloh.

Her şey tersine mi döndü yani.değişen bir sey yok desene.insan değişmedi binlerce yıldır.yazık.çok yazık.

Neden.
Neden.
Neden.

Bence okullarda hem izletilmeli,hem okunmalı ve hem de konuşulmalı tartışılmalı  nürnberg duruşmaları.Daha iyi bir ders yok bundan.insanı geliştiren budur,gerisi yalan dolan ve kötülüğün reklamları.dersler...edebiyatın nefesi mesela dersin ismi düşünsene,tarihi dinlemek tarihi konuşmak diye bir ders olmalı sonra.dünyaya dokunmak dersi mesela sonra.nefes almak dersi.
Yaraları sarmak dersi.üzgünüm dersi.sevmek dersi...

Her şey tersine mi döndü yani.değişen bir sey yok yani.insan değişmedi binlerce yıldır.

Akrebin soktuğunu kelebekler ödemez.
bunu unutma asla.
intikam toprağı yakar,mezarları kanatır sadece...
Merhemi bu değil inan içindeki yaranın...

Neden.
Neden.
Neden.

Beceremediğim erdemler soluyor arka bahçemde...


10.08 kavgayı izlerken ve sadece izlediğimi düşünürken.

4 Haziran 2024 Salı

İnsan denen gizemli sandık


Kıçından ateş üfleyen bir eşşeği olan adam.
Arkasından yürümemesi gerektiğini bilir.
Ejderhasına binen bir kibir sanırım bu bizdeki.
Ve kibir,korkaklık da demek bence.
Belkide nasreddin eşseğine ters binmiyordu,
Silahına doğru biniyordu,kimbilir...


09.47 insan denen gizemli sandık.

O2


- nasılsın O2 ?
- nefeslerden hallice.

- dünya yanıyor henüz görünmeyen bir gaz yağmurunun altında ıslanıyorcasına insan,tutuşmadı daha sadece...
- bize bu aptal sonu en kahramanca yaşaması kalıyor o zaman desene.

- ateş ateşle yıkansın o zaman,kan kan ile silinsin,buz buz ile kırılsın,düş düş ile yazılsın öyle mi...
- bir kıyameti var bu yaşadığımın zihnimde.gezegendeki bütün piyanolar,eski yeni hepsi ama,toplanmışlar kocaman bir yeşil çayıra yanıyorlar;alev alevler...ve alevler fırtınadaki dalgalar gibi büyüyüp dalgalanıyorlar.ateş denizlerinden piyanoların ahşap çığlıkları kanat çırpıyor göğe büyük dumanlara binip...

- yanacak mıyız sence hepimiz yani ? Piyano insan metaforu mu ima ettigin ?
- yanıyoruz hepimiz tam şu anda da zaten sevgilim,aldığımız her nefes ve etrafımızı tümüyle saran şu oksijen denizinde;zaten hepimiz en başından bu yana yanıyoruz.Tutuşmadık sadece.


09.28 biz zaten cennetinden düştük.bu sebeple cehennemden korkmana gerek yok çocuk.düştüğümüz yer zaten her saniyesiyle yandığımız yer.yaşamak dediğin cezası ruhun cennetindeki suçunun.her şey bittiğinde ve kapandıgında tüm ışıklar ,tüm ağırlıklarımızdan soyunup yükseleceğiz düştüğümüz cennetimize yine...


3 Haziran 2024 Pazartesi

Ve dudakların nepal


Beden bir hayvan beslediğimiz bence.
Doysa da doymadığını söyleyen,
Kandıran kandırılan,
Doyurmaya çabaladığımız koştura koştura.
Taklit edelim bari napalım ödevi sanki bu büyüdüğümüz koştuğumuz hayat.
Yaşamak bu değil inan sana.
İçimizdeyiz biz oysa...
Bizi bize yediren bir dünya bir düzen bu.
Özümüzdeyiz biz oysa...
İçim sevmek yer,aşk içer.
Beden bir dünya,ruhun bir arı kuşu.
Çayırlarını gezer gezegenin,
bahçelerini zihninin.
Bulutlar ve çiçekler.
Tırtıllar,kuşlar ve kelebekler.
Düşler ve aşklar.
Hedefler,kaygılar ve sendeki şu an tam da.
Beden bir dünya,ruhun bir arı kuşu.
Dağlar binlerce evet biliyorum,
Ama bir çiçeği var ki bu gezegenin,
Beden bir dünya,ruhum bir arı kuşu.
ve dudakların nepal...


11.53 lara lakay dinledikten hemen sonra...aç karnına tek bir tane.stay hungry stay foolish.sanat diye organik bir canlı yok aslında.beş harfli diyebiliriz kısaca.yapanların göründüğü ama yapılanın görünmediği bir uzay diyebiliriz.şart mıdır bilmek.gerekli midir.bilemedim.