Bir lokmalık bir ezgi dilimde,
Çevirip duruyorum ağzımda,
Yutmuyorum asla,bırakmıyorum sakince bir inatla.
Kulağıma,nereden uçup geldiğini bilmediğim bir hanımböceği gelip kibarca konmuş gibi sanki baharda,
sözlerini fısıldıyor bir şarkının usulca.
İçimde kocaman bir karanlık,
Kapısını açamadığım kuytu bir oda ruhumda,
Korkuyorum.
Bir canavarın uzaktan gelen hırıltısı her şafakta.
Yalnızım,yapayalnızım...
Dışarıda kükreyen aslanlar göklerde,
Kılıçların çarpıştığı anların kıvılcımları parlıyor yağmurlarda rüzgarlarla savrulan bir kış günü akşamında...
Sesler,sesler,sesler her tarafta,
Gözlerinin bir anı kazınmış aklıma,
Ve izdüşümü hayalimin perdesi üzerine ebru olmuş düşmüş sanki,
Örtüsü olmuş her gecenin korkusunda çocukluğumun,
Sesler,sesler,sesler her tarafta,
Gözlerinin örtüsü altında bir çocuk olmuş yeniden,titriyor yüreğim sevgilim,
Ağlıyorum kimseler duymadan üstelik,
Haydi gel bir rüyada bile olsa uzat ellerini başımı okşa...
Her yer zifiri karanlık dahi olsa biliyorum,
Parmaklarının o sevdiğim uçları bana güneştir...
Okşa başımı lütfen sevgilim...
Bir lokmalık bir ezgi dilimde,
Çevirip duruyorum ağzımda,
Bir kumsala bağlı gibi ruhumun eski sandalı,
Ve sallanıyor dilimin denizinde bir şarkının eksik sözleri fas mavisi bir sandalda usul usul sanki.
Hangi şarkı seni çağırır bana bilmiyorum,
Hangi şarkı tutar ellerinden çeker seni bana,
koşarsın zincirsiz,ipsiz bin özgürlüğü doğurmuşcasına kanlı ve yaşlı ama mutlu söyle bana...
Bir lokmalık bir ezgi dilimde,
Çevirip duruyorum ağzımda,
Nasıl aklıma gelsen,
Nasıl kalsan rüyalarımda saatlerce bilmiyorum,
Biliyorsan lütfen öğret bana...
10.26 demlenmesine beş dakika kalmış taze çayların bekleme yalnızlığı gözlerim;be yağmurlu bir sabah bakışlarımda...
çok özledim,
şarjım da bitmiş kapanmış soğumuş dahi lavdan ellerim.
Çık gel haydi çekinme koş sarıl boynuma,
ben hep seninim sevgilim...