1 Ağustos 2009 Cumartesi

üç inatçı keçinin hikayesi...


üç inatçı keçiydik sanki...
oyunlarından birbirine kaynayan üç teke...
asla büyümemeye yemin eden...
hiçbir uçurumdan korkmayacagımıza ,
ve asla dagılmayacagımıza söz veren
üç inatçı keçiydik biz sanki...
ordan oraya zıplayan
kaizen otunu yutmuş asla durmayan
büyüyüştük
gelişimdik biz...
üç inatçı keçiydik sanki...
sözleri önemseyen...
çobanı yanlarında kaval çalabildigi için ,
canlı müzik için götüren...
aslında
çobana ihtiyacı olmadan gezip evine geri dönebilen...
çoban işsiz kalmasın diye bunu aralarında saklayan sır yapan...
her tutam otun degerini bilen...
içlenip bolca düşünen ,
uzun uzun dalıp giden uzaklara
ve yakınların degerini asla unutmayan...
üç inatçı keçiydik biz sanki...
nasılda geçiyor zaman inanki...
biri evleniyor şimdi...
ve salonda aglayan iki keçi...
hıçkıra hıçkıra mee'liyor şimdi...

Hiç yorum yok: