7 Ekim 2009 Çarşamba

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...


ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar ...

girip altına bir ahşap çatı saçagının...

heryer yagmur olsun...

ıslak bir akşam koksun bakışlarımıza...

uzanan ellerime damla damla düş parmaklarımdan süzülüp sende...

burnumda ıslanan topragın kokusunu sık parfümün diye üzerine...

ben gelip saçlarından günü koklayayım...

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...

nefeslerim üşüsün içimden yüregime dek...

kanıma odunlar atılıp yakılsın ısınsın dudaklarımız diye...

odunu saçlarının dallarından topladıgım mısralar olsun...

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...

birinden kaçsam digerine yakalansam yagan damlaların ...

sırılsıklam suskunluga demlensem dursam seni beklerken...

seni bekledigimi bilmesende hiç...

of ooof...

of çekip alev alsam yagmurlar altında alev alev başımda dumanlar sana dökülsem...

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...

tüm yagmurlardan kaçıp otursam yanıbaşına...

hiç otobüsüne binmeyecegim bir durakta sırf sen yanı diye

saatlerce asla gelmeyecek bir otobüsü beklesem...

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...

sende rastgele oraya sıgınmış prensesi serçelerin...

ıslak kanatlarımıza bakıp

uçamayacagımızı geçirsek ikimizde beş karış havada aşık aklımızdan...

ben bir çatının altına saklanayım saklanabildigim kadar...

sen elimi tut ıslak yüregine yüregimi göm derinlere inebildigin kadar...


Hiç yorum yok: