4 Mayıs 2011 Çarşamba

18.30 ben...


bir köprü vuracak ellerimizi...
'' bırakın !!! '' diye bağıracak sonra birisi...
bahardan bir yağmur örtecek yüzümüzde öfkemizi...
ve biz birbirimize bakıp gülümseyeceğiz belli ki...
bir köprü vuracak ellerimizi...
düşecek mutlu mimikler tek tek yanağımızdan süzülüp...
düşecek ellerimiz sonra birbirimizinkinden usulca...
elele iken avuçlarımızda atan kalplerimiz duracak bir anda...
atmayacak artık ellerimizde yüreklerimiz,
ve biz bunu ebediyen bileceğiz...

bir köprü vuracak ellerimizi...
üşüyecek paylaştığımız sıcaklığından uzaklaşınca biraz avuç avuç içimiz...
ama özlemimiz hep tertemiz kalacak...

bir köprü vuracak ellerimizi...
alacaklar bizden çizdiğimiz bulutlu beyazları,
ve yüreğimiz kırılacak...
yüzümüzde paramparça bir sessizlik sancılanacak...
sonra biz tüm sancıları susacağız hıçkırıklarımızı yutup...
gülümseyen bir fotoğrafı kesip maske diye çehremize,
ardımıza hasret sancılarında sallanan bir aşkı saklayacağız...
susacak dil,vazgeçecek ağlamalar...

üşüyeceğiz aramızdaki uzaklığımızda bir başımıza...
yarım kalacak elimizi en çok ısıtan eldivenler dahi anılarımızda...
zaman,sancı soğuklar günü diye yırtılacak duvarlardan sevgili
ve bize bile ait olmayan şans eseri gördüğümüz her veda,
içimizi dağlayacak...

mavi bir leğende sallanan sancılı dalgaların katlı kağıt gemi sızıları...
limanı olmayan bir okyanus bu hüzün,sen üzülme sevgili...
bu hüznü ben demirlerim yüreğime...

18.30

ben...

Hiç yorum yok: