17 Mart 2012 Cumartesi

akşam karanlığı...


güzeldi,hemde çok güzel...
insanı öldürebilecek kadar güzeldi...
akşam karanlığı saklamayı başaramıyordu hiçbirşeyi,
ele vermesin diye bakamadılar öyle uzun uzun birbirlerine yinede...
birkaç yalana tutunan,
bin parça yapboz aşklarından bahsettiler isteksizce önce...
oysa gülüşlerinden akıyordu tüm sakladıkları...
kendilerini akıllı sanmaları saflıktı,
ondörtlük çocuktan dahi saklayamıyolardı içindekileri...
güzeldi,hemde çok güzel...
insanı öldürebilecek kadar güzeldi...
akşam karanlığı saklamayı başaramıyordu hiçbirşeyi,
ele vermesin diye bakamadılar öyle uzun uzun birbirlerine yinede...
ama daha cesurlardı ilk defa ikiside...
temkinliydi biri ve meraktaydı diğeri önce...
sonrasında hüzünle düşen yüzlerini sakladılar her ikisi,
gülen bir yüzün ardına itip herşeyi...
güzeldi,hemde çok güzel...
insanı öldürebilecek kadar güzeldi...
akşam karanlığı saklamayı başaramıyordu hiçbirşeyi,
ele vermesin diye bakamadılar öyle uzun uzun birbirlerine yinede...

güzeldi,hemde çok güzel...
insanı öldürebilecek kadar güzeldi...


* akşam karanlığı,kestaneci çocuğun kararan elindeki ışıl ışıl yüzükle aydınlanıyordu gözlerimizde sanki...belkide yüzük yanıbaşımızdaki ay'ı vuruyordu yüzümüze...ilk kez...kestane...


vakit ; 01.12

Hiç yorum yok: