4 Mayıs 2012 Cuma

rotasız şapşal...



sana rüzgarı olmayan bir okyanusun üzerinde yelkeniyle bekleyen rotasız bir şapşal olabilirsin...
sonra bomboş nefesinden uzak bir göğüscesine tükenir ve sessizleşir önünde yelkenler.
gurursuzlaşır hayaller...
o okyanusun orta yerinde kalakalırsın rüzgarsız,yolsuz ve amaçsız.
sonra sorarsın bir anda kendine gelip amansız :
biz buraya neden gelmiştik ? ama cevaplar suya atlayıp yüzer gider buralardan usulca,
işte bu yüzden kayar ellerden tüm balıklar aslında,
çünkü herbiri bir cevabı kaçırıp saklar bizlerden kendi okyanusunda...

sana rüzgarı olmayan bir okyanusun üzerinde yelkeniyle bekleyen rotasız bir şapşal olabilirsin...
dikkat et !
kıyıdaki adımlarında yüzüne tokat gibi çarpan,
ve seni içten içe çağıran o kılıç gibi keskin poyrazların uğultuları,
ılık yalan esintilerde şimdi başka bir kıyıdan başka bir yüzü okşuyo olabilir...
dikkat et !

sana rüzgarı olmayan bir okyanusun üzerinde yelkeniyle bekleyen rotasız bir şapşal olabilirsin...
haydi durma üzülme boşver,
şimdi sen haykırışlarını A/dört hasırdan* yelkenine üfle,
kimbilir birkaç kürek ileri yürürüz belkide...


''uçakların pencereleri neden bu kadar küçük'' diye soran ufaklığa gülümsedim dönüp...
ve içimden cevapladım onu
''yoksa önündeki kibrit kutusu ekranlardan kimseye izletemezlerdi yalanlarını çocuk.''
büyü ufaklık büyü ve büyüdüğünde beni bir sahil kasabasında bir bank üzerinde bul bir gün,
konuş benimle,ben seninle tek bir kelime dahi konuşmasam bile...

hayallerin okyanusunda kıyıya hiçbir düş vurmaz sevgili...

* hasır yelken.


gerçek zaman 09.35


bEN...

Hiç yorum yok: