26 Aralık 2020 Cumartesi

Yamyam artık tüm yaşlarım.

Plastikmiş dokunuşlarım gibi.uyuşuk hisler kodlanıyor beynimden tenime.Kendimi hissedemiyorum.Duyamıyorum sesimi.Kaçıyor kulağım benden.

Dökülüyorum.külden yapraklar misali kaplıyorum mevsimi.uzanıyorum kardan mezarlara.buzdan dualar çıtırdıyor dilimde.

Kaçamıyorum.beynim bacaklarımı kandıramıyor.korkularımı kovalıyorum.yakaladığımı yiyiyorum.yamyam artık tüm yaşlarım.

Süzülüyorum cam düşlerinden bu şehrin.

sövüyorum.sövüyorum.sövüyorum.

Dökülüyorum.


Zaman 23.24





17 Aralık 2020 Perşembe

Çam kokusu dem tadı...

 Adım.

Adımlarım.

Dizlerim üzerine,

Düşüşlerim...

Suyun üzerine kar soğukta uzanışlarım.

Ağrılarıma anammışcasına sarılışlarım...

Adım.

Adımlarım.

Çamurdan aldanışlarım.

Yüzümden akan sakız kokusu çocukluklarım.

Çam kokusu dem tadı sızılarım.

Adım.

Adımlarım.

Islak toprağa candan caymışcasına gömülüşlerim.

Gömüldüğüm yerden eve geri yürüyüşlerim.

Adım.

Adımlarım.

Cigerde işte nefes be diye saydıklarım.

00.23

21 Kasım 2020 Cumartesi

Yankısı mı bu içinin ?

 - beni seviyor musun

- soruyor musun yoksa yankısı mı bu içinin ?

- kaçma.bırak tavşanı elinden.bırak uçsun.

-kerpiç ruhunun duvarında dolanır parmak uçlarım...parmak uçlarım çamurdan derman.okşar yaralarını teninden.çatlaklarını dolduruyorum ruhumun ılık çamurundan...bırak dilimi sen.daya kulağını.parmak uçlarımı dinle...

02.26

Adımlar aryası

 Adımlar aryası...

Saat sabah...

Yer altı trenlerinden iniyor yüzlerce adım.

Sessiz yürümeler taburu tüneller,

Demirden merdivenler...

İşler güçler...

Kendi şarkısı olan bambaşka yürüyüşler.

Adımlar aryası...

Saat sabah...

Adımların işçi şarkısı tüm yürümeler.

Mutsuzluklar atlası yüzler ordusu.

Saat sabah...

Feda ruhlar atlıkarıncası bu yollar.

Farklı şarkılar...aynı düşler...

Süresiz uyuşmalar zihinlerde.

Yaşamaktan kaçan yaşamlar.

Akvaryum insanlar...

Varlıksız varlıklar...

Bir varmış bir yokmuş...

Kararsız masallar,hesap makinası kafalar...

Adımlar aryası...

Saat sabah...

Stresle uçuşan işçi arılar...


01.56

31 Ekim 2020 Cumartesi

Şiirce...

 Her sessizliğin bir çığlığı var özünde...

Tam göğsün derinlerinde...

Hangi dili konuşursun sen dilinde dersen,

Doğrudur,

Şiirce...

01.54

28 Ekim 2020 Çarşamba

Sırtını dönüyor çocuk...

 

Zaman koşuyor.

Bildiği oyunu oynuyor yani.

Sırtını dönüyor çocuk.

Aksine yürüyor dökülen kumun.

Zaman koşuyor.

Kaçıyor günler bir bir.

Çocuk oyuna küsüyor.

Zaman düşüyor bileğinden etin.

Zaman;kaçıyor...

00.39

Düş ateş alır...

 

Kalem yazdı sanırlar...

Parmak dizdi derler...

Oysa,

İç dökülür,düş ateş alır,yürek kül olur,

Duvara düşer can...

Üşür dudağın,

Çiğ tutar gülüşün...

Tan üşür,

Ses titrer...

Tetik düşer,

Şiir patlar,

Şiir kokusu kalır avcuna...

Zaman; dem zamanı ayın.

Sus etti dilim...

 

Çok dinledim,çomçok...

Sus etti dilim,sırt döndü yürek...

Çok dinledim,çook...

Ve ilk defa,

Duydum...


Zaman;

sobanın kızgın yüzü zaman...mandalina kabuğu yangınlar anı akşamın...

22 Ekim 2020 Perşembe

Her yer kar...

 

Her yer kar...

Her adımın hışırtısı var,

Her düşün sancısı.

Her yer kar...

Her adın bir kokusu var sesinde,

Her çığlığın bir yangını nefesinde.

Her yer kar...

Her avcun bir tarihi var,

Her damlanın bir izi yüzünde.

Her yer kar...

Her dalın bir kırığı var göğünde,

Her toprağın kanı teninde.

Her yer kar...

Her ağrının bir hikayesi var içinde,

Her yaşın bir tanı tuzunda.

Her yer kar...

Her çamurun sözü var özünde,

Her ölümün bir sızısı.

Her yer kar...

Her doğumun kırmızısı var sesinde,

Her mezarın sessizliği cebinde.

Her yer kar...

Her yer kar..

Her yer kar.

Zaman;sobanın üzerinde kızarmış ekmek saatler...

21.32






12 Ekim 2020 Pazartesi

Soğuğu musallanın...

 - nasılsın ?

- bilmem..küf kokusu sinmiş içimin duvarına...kapalı,kırık camıyla pencerem yüzümde...çiğ düşmüş kederimin sabahına...üşüyor tanım göğsümde...susuyorum akşamlarımı öğlenimden...

- iyi misin ?

- kefen kokusu düşmüş burnumun göğüne...ıslanmış güneşim sonsuzluğun denizine düşüp...

- iyi olacak mısın ?

- ve gözünü yumdu merhum...


Zaman,soğuğu musallanın...


22.48

Selası sesindi ruhumun...

 Gevredi yüreğim,Çatırdadı bakışım...Ağladı düşüm,Kan boyandı yüzüm...

Yandı ruhum ateşin koynuna düşüp,Çığlık çığlık yırtıldı susuşum ağzımda...

Islandı kağıdım samanım ceplerimde,Sele düştü mürekkep kelimeler ateşin ummanında...

Dur ne olur diyemedim sana...Etme diyemedim...Yapma diyemedim.

Selası sesindi ruhumun...

Zaman,yüzümde saçının kaşındıran düşü...

22.33




1 Eylül 2020 Salı

Uyku tutmaz kaldırımları...


Saat iki.
Saat üç...
Gecenin duvağı,
ağaçların ardına saklanmış sokağın lambaları...
Saat iki.
Saat üç...
Uyku tutmaz kaldırımları.
Rüyaları pış pışlar bazılarını.
Saat iki.
Saat üç...
Barut kokar kimi dudaklar.
Serindir gecenin teni.
Ve karanlık değildir aslında şehrin tanı.
Saat iki.
Saat üç.
Hep üşütür özleyenin suyu...
Uykusuzun halı...
Kiminin diline gömülüdür tüm merhum
Yalnızlığı...
Ruhu kuyudur kimi yusufa.
Saat iki.
Saat üç.
Gözlerini kapadı yaprak,
Başını yastığına koydu böcek.
Saat iki.
Saat üç.
Ve sadece insan aç kaldı yerde,
her şeyi yedi oysa...

Zaman gecenin ak göğsü duvarda...




Düşe yazdım.


Takıldı adım.
Kaydı yüreğim,
Düşe yazdım...

Zaman onikiyebeşvar.

Dileğini sustu mürid.



Üç dilek düştü damdan.
Bir dileği bölüştü tutuşan üşümüş elleri.
Sessizdi elleri...
Nasıl diye sorma.
Dilsizdi avuçları.
Bir dilekten bir dileğe hayal kurdu sonra ıslak gözleri.
Yanağından bir şimşek parladı düştü sonra.
Dudakları ateş aldı dalından.
Sonra kapandı dudaklarının yumuşacık kapısı,
Ve sonuncuyu sustu dili.
Isırdı,
hiç ama hiç bırakmadı...

Üç dilek düştü yardan.
Ve payına düşen dileği sustu mürid.

Zaman,üçüdokuzgeçiyor.

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Gülüşü bostan kokusu.


Tırnakları toprak kırıntısı.
Kalbi şubat ayazı.
Vakti akşamüstü güneşi.
Yavru martıların gece ağlayışları.
Düşü kırağı bir şafak.
Gülüşü bostan kokusu.
Yemyeşil.
Tırnakları toprak kırıntısı.
Gözleri pervaneler ışıltısı.
Çakmak çakmak gözyaşı.
Söylesene
Neden geceleri sessizleşir derelerin akışı.
Karanlık sesleri mi yer acıktığında.
Tırnakları toprak kırıntısı.
Avuçları mis gibi domates kokar rüzgarın.
Türküsü kuşlarca çığlıklarca yanık belki.
Gülüşü parmak ucu sızısı kadar,
Keskin yüzünde.
Tırnakları toprak kırıntısı.
Duası can suyu pahasına dilinde kıymık.
Bir buzağı doğumu mutlu yüzü.
Köyden akşamların kokusu
boynunda hüzün.
Bir cırcırın adı sezen olur belki gecede.
Tırnakları toprak kırıntısı.
Sevdası ağacın gölgesi kadın...
Gülüşü bostan kokusu.
Yemyeşil.

Kabrini kazan ellerin göç dansı bu kağıtta,
Ve ölü ötüşlerin yasını tutan
Tüm kırlangıçlar ağıtta...

04.13

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Ruhum sis.


Ey Canan,
Yardım et.
Sancağım düştü.
Sustum.
Muhtacım sana.
Kurban olayım,
Yardım et.


23.21 gece temiz.ruhum sis.

Kırlangıç sevda...


Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Bakışlarımıza çakılı çamurdan yuvası.
Yıkılmaz.
Düşmez.
Sökülmez.
Kağıttan gökyüzünde bir kutup yıldızı.
Köşede tek başına...dalga geçilen belki.
Hep kuzeyi gösteren bir gülüşüne çakılı gecemde...
Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Adımları çağla çağla su akışı...
Fidanların kabri bir sessizlik dilimde.
Can suyu saçının kokusu.
Rüzgardan helkeler.
Geçmişe bilet rüzgarının kokusu,
Ben dünden buharlaşan bugüne düşen
zaman yolcusuyum sevdanın...
Tavşanın sırtına binip kaçan kırlangıç bir sevda bu...
Duvara yuva yapan tüm hayal edişler.
Eylülü terkedişler...
Kır kırlangıcı bir düşler bahçesi bu dünya.
İncinir.
Çatlar.
Kırılır.
Perdeler süzülür akşamları...
Açık pencereler rüzgarla dövülür.
Can yanar.
Yürek sızlar.
Avuçlar özler...

Makas kuyruklar atlasında fırtınalar.
Ve dökülmez denilen çamurdan yuvaları kırdı elleri ile,
yaşam kokan acımasız sevdalar...

13.41

Tüm hisler ölüyor teninde.
Ve kabri gökten şiirlerin...
Ateş sönüyor da,
Elini yakıyor kül hala...



3 Ağustos 2020 Pazartesi

FIN


Sızılarımı suladım yağ tenekesi saksılarda.
Taştan bir balkondayım köyden evimde.
Anahtarım kapı önündeki plastik pabucun içinde,
Ve kilitsiz tüm kapılar...
Öyle bir rüzgar işte çocukluğum cebimde.
Bakkal hayaller...
Kibrit.tütün.konya şekeri.
Eti puflar tek hazinem belki.
Sızılarımı suladım yağ tenekesi saksılarda.
Çeşmeye hoplaya zıplaya koşan
Mutlu Buzağıları izliyorum film diye şimdi.
Suyun gözü var biliyor musun.
Rengi kehribar akşamın.
O kadar güzel ötüyor ki gece cırcır
Böcekleri...
Radyonun biten orta pillerinin bir önemi yok.
Herşey o kadar her şey ki...
Kifayetler anlamsız...
Sızılarımı suladım yağ tenekesi saksılarda.
Ne kadar güzel kokuyorsun keder sen bile.
Bilmem ki.
Dalından çiğ çekirdek tüm sohbetler.

Ne zaman gözlerimi yumsam güne,
Vita saksılar bahçesi rüyalarım...

* FIN

An 03.14

Yorak elli çocuklar cenneti genzim


Yorak elli çocuklar cenneti genzim.
Öksürsem kan tüküren yolların,
Tozlu ıslak kini asılı gözümün derinlerinde...
Sövsem,
Eli yanmaz çaycı ellerimin
çatlak yüzü sızlar...
Ve çuvaldızlar sokar sızılarımı.
Tenimde dün rüzgarı kavurur düşlerimi.
Şiirler demler süzülüşlerini...
Gözlerin,
Ah o gözlerin...
Çıplak uçurumum sanki...
Yorak elli çocuklar cenneti genzim.
Tükürsem yalanlar ağlar dilimde...
Eğsem gözlerimi,
Sessizliğim avcumun kor ocağında çatırdar.
Efkar,
Afyondan daha çok ciğer yakar.
Kulağıma dünden yazılı,
Sözlerin,
Ah o sözlerin...
Yorak elli çocuklar cenneti genzim.
Ve parmak uçlarında hala düşlerimde,
O fakir yapayalnız kabrim...
Rüyamda yüzün.
Şiirin,
bir bağın tozlu kara üzüm tanesi dalında.
Ben en köylüsüyüm bağbanlığımın...
Avuçlarımda toprak rengi ömrümün haritası yer yer kararan çatlaklar.
Elimde bir çay bardağı akşamüstü tanında
Sesin...
tüm yorgunluğumu,
yavru kuş misali yuvasından uçuran özgürlüğü kulağımın.
Yorak elli çocuklar cenneti genzim.
Kabrimin bayram duası rüzgarında saçların,
Ve Bir tas su kurumuş toprağıma
Saçından yüzüme esen ruhunun o tatlı kokusu...
Düşlerin,
Ah o düşlerin...

* sen sustukça kan bağladı kapanmış tüm yaralar.

Zaman 02.47

26 Temmuz 2020 Pazar

Keşke bilsem.


Why did you change your mind.. .

Keşke bilsem.



00.43

22 Temmuz 2020 Çarşamba

Hemofobik aslan.


Pençemin gücünü biliyorum.
Dişlerimin keskinliğini tanıyorum.
Hızım rüzgarın elini tutuyor hissediyorum.
Ruhum en iyi avcı ile dalga geçiyor farkediyorum.

Ben ise,
ceylanın dizlerine uzaniyorum.
Omzuna başımı dayayıp,
Yaşamayı boynundan,
tam orasından kokluyorum.
Hızla çarpan kalbini dinliyorum,
En sevdiğim türkü diye.

Neden.
Neden..
Neden...

Neden bilmiyorum.
İnan neden bilmiyorum...

Zaman:Hemofobik aslan.

13.16

* hemofobi: kan fobisi.kan tutması.

20 Temmuz 2020 Pazartesi


Ben seni hak edecek ne yaptım acaba ?
Kulağıma bir güneş eğilip fısıldadı sanki,
" Yaşa. "

Yaşamalısın...


Zaman 17.26

15 Haziran 2020 Pazartesi

Elbet bir duyan vardı,olacaktı...


Elbet bir duyan vardı,olacaktı.
Bunu hep biliyordun...

Yada ıslak gözlerle ekmek kırıntılarını
Parmak uçlarından topluyordun...
Dudakların,kelimelerinin gırgırıydı belkide.
Ademoğlunun düşürdüklerini,
Cebinde kağıtlarına topluyordun...
Fakat,
Elbet bir duyan vardı,olacaktı.
Bunu hep biliyordun...

Oysa olduğunuz yerde sayabilmek için,
Biz savaşıyorduk...
Üstelik bu savaşın adını mutluluk sayıyorduk.
Ve ruhunuz duyup titremesin diye,
Biz ruhunuz bile duymadan ağlıyorduk.

Zaman; 17.08

4 Haziran 2020 Perşembe

Şu an fotoğrafı...


Ezginin günlüğü kırk yıllık şarkılar dinliyorum şu sıralar...

Şu başkalarının söylediklerinden olan.
Çok lezzetli yine...

Zaman; 11.27 öğlenin şafağı.

12 Nisan 2020 Pazar

Penguenler de boğulur sevgili.


Penguenler de boğulur sevgili.
Tıpkı masum çocuklar gibi.
Ağlak bulutlar gibi.
Katil maviler gibi.
Güzel kokan düşler gibi.
Başını eğip solan çiçekler gibi.
Tadı çirkin bir bardak su gibi.
Kan tutan ama doğuştan katil bir
Aslan gibi.
Gülümserken yırtılan kanayan
Soğuk bir dudak gibi.
Yağmurluğunu kapı kolunda unutmuş
Yağmura yakalanmış bir güneş gibi.
Islanıp gözlerinden silinen şiirler gibi.
Atkını sardığında eriyen
Kardan anılar gibi.
Batan devden de büyük gemiler gibi.
Duvardan geçip giden vakitler gibi.
Daha sekiz canı olan kediler gibi.
Arasan da açmayan telefonlar gibi.
Konuşmayan kuşlar gibi.
Mezarlardaki süsler gibi.
Gözlerinden dökülen yarınlar gibi.

Vakit yirmi üç otuz sekiz/ gün değil gece.

20 Şubat 2020 Perşembe

Tadı yok yudumlarımın...

Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı yüreklerimizin.
Çay'a kaç şeker atıyorsun mesela,
En sevdiğin çorba hangisi.
Pilavını ne ile yemeyi seviyorsun,
Çatal mı...
Ekmek sever misin sen de.
Gözlerini sımsıkı kapatıp mı
Yıkarsın saçlarını acaba...
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı ellerimizin.
Eldiven giyer misin üşüdüğünde,
Düştüğünde baba diye mi ağlıyorsun hala.
Pencereden izlemeyi seviyor musun
Bugünü dünü yarını...
Kağıda kaleme dokunuyor mu
Ellerin.
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı gözlerimizin.
Doluyor mu kar soğuğu kadar
Yürüyünce rüyalarını...
Kahvaltıda ne kokusu duymayı istersin,
Huzur diye...
Hangi reçel götürüyor seni çocukluğuna.
Hangi keşke katlı bekliyor şu an
Gönül çekmecende...
Hangi düş üşüyor gözlerinde...

Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı sözlerimizin.
Dünya hala güzel bir yer mi dilinde.
Kaç cenaze gördü kalbin,
Kaç dua susuz bıraktı herşeye rağmen
Gözlerini...
Kaç defa suladın kederin toprağını içinde.
Kaç yüz yıl sessizlige sürdün hüznünü.
Düşünüyorum kaç vakittir,
Arası kaç kıta açıldı ruhumuzun...


Çay'a kaç şeker atıyorsun mesela,
Tiryaki misin bir şeye...
Günün ortasında kapatıyor musun
Gözlerini herşeye bi an sen de.

Zaman:onüçkırksekiz/gün

Tadı yok yudumlarımın.

9 Ocak 2020 Perşembe

Ayışığında oturduk.. .


" Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni.."

" Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni.."

Cemal Süreya (Sayım)


Zaman; onyirmiüç.Gece değil gün.