Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
Başımızdan dökülen sular silebilir mi her günahı tenimizden peki,
Hisset,kapa gözlerini,
saklan haziran rüzgarından kaçıp bir oyunmuş gibi,
Gir devden dev bir ağacın göğsündeki kovuğuna,
Sarsın dev güçlü baba kollarıyla seni.
Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
Daha güzel kokarken güller,
Daha lezzetliyken dalında domatesler.
Bahçeleri kocaman rengarenk kanatlı mutlu kelebekler korurken.
Kurbağalar kötü sesleriyle şarkılar söylemekten hiç çekinmezken,
Böcekler ışık ve ateş ne bilmezken...
Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
Sevdalar küller ile ovulup ırmaklarda yıkanıp temizlenirken,
Rüyalar beşiğinde kimseyi korkutmazken.
Isırganlar can yaksa da çok lezzetliyken.
Kuşlar insanlardan dilenmezken.
Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
Aşk,insanlardan kaçmaz iken,
Yeminler sözler kopartılıp kitap aralarında kurutulmazken.
Sulanan gülüşler bayramı,
çocuk hatıralar treninde bir gar ismi şimdi sadece zaman...
Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
Tanışmanın ve sevmenin korkutmadığı zamanlarda eski mi eski mesela...
Bir kartpostal uzatmanın,altı senin tarafından çizilmiş bir kitap sayfası önermenin değerli olduğu zamanlar.
Bir mektup yazmanın,birkaç mısra fısıldamanın kutsal sayıldığı vakitler yada...
Geçmişte açmalıydı seninle çiçeklerimiz,
Çok çok önceki dünlerde doğmalıydı sabah güneşlerimiz.
14.57 zamanın kargaşası ve etrafımızda uçuşan aşk böcekleri.Işığı kim bu sözlerin;ateşi kim bu uğruna yandığımız hislerin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder