Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Beni örten perdesi eskilerden günlerimin,
Burnu akan çocukluğumu saklar dağlarımdan,
sayıp yüze kadar bu oyunlarından şu soysuz şehirlerin.
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Yağmuru bitmiş kesik suyu bulutların,
Meğer dikeni konuşurmuş güllerin,
Goncası konya şekeri imiş lalenin.
Bitmiş azrailin cebinde kalmamış hiç ölüm,
Bileti yok artık o vaadedilen cennetin,
Dolmuş taşmış gözlerde yanan o binlerce cehennem,
Kalmamış bize gidecek kötü yada iyi hiçbir yer.
Yersiz yurtsuz kimsesiz ve öksüz doğar ve oysa her kelebek,
Yemyeşil lahanalar yaprak yaprak oldu sevda mektubunda binbir gün.
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Duvarlarım ağladı seni görmek için,
İyi haydi ağlama dedim kalbime götüreyim dedim seni onun yanına.
Bitmedi gece,bitmedi ataş,
Kül yandı da ha yandı,
Tüm yalanlar ele verdi kendini,
Doğrular doğruldu da çatırdadı bu yalan dünyanın beli.
Sonra kokunu özledim geldim sana,
Bir şey arıyormuş gibi yaptım yaptım da durdum yanıbaşında...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Sallandı mı yer,
yoksa bir zelzele mi var yumruk yumruk göğsümü sallayan kalbimde sevdanla.
Bir gölge mi düştü sakın ama sokağın lambasından duvarına çarpıp üzerine.
Savaş mı çıktı yoksa ne bu göğsümün kafesi ardında patlayan yüzlerce bomba sanki kalbimin sesi ummanda...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Biraz eksik az sökük bir hırka,bir tılsımlı göynek,
Yeter bin savaşı aşmama,
Üç kelimen yeter canımı almaya,vurur öldürür beni,
On ok saplansa sırtıma,
Bir hançer sökse boydan boya göğsümü alamaz canımı asla.
Gözlerin sussa yakar kül eder beni...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Balıklar kanat çırpmış uçar olmuş,
Kuşlar bulutlara yuva asar olmuş,
Ejderler göklerde kervan kurmuş yürümüş,
Sen başını tut koru yazmalarla Allı morlu,
Tanrının saklanbacı bu,koş saklan bekle sana çık gel dememi,
Yeter ki benden başka kimseler seni görmesin...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Treni hiç gelmez garların köyleri,
Yalnızlık meler sadece çayırlarında tüm sensiz düşlerin.
Açılmış camdan taze çiçeklerin kapağı sanki,
damlamış saçına gece boyu balı...
Değsem sen uyurken burnumu saçlarına,
Uyurum tüm sonsuzluklara o bana tek varlığının eşsiz kokusuna kurban verip olan dokuz canımı da...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Su yutmuş öksürmüş bir balina lacivert okyanusunda,
Sırtına vurmaya gitmemiz lazım seninle.
Kıramamış bir fındığı protez dişli bir sincap,
Yardıma koşmamız lazım.
Bir savaş çıkmış gül ile bülbül arasında,
Batan dikenleri tek tek sabaha kadar sürecek bir ameliyatta çıkarmamız lazım.
Felek rüzgardan tersine dönmüş kan rengi çatıda,
Yürek çekiyo mu çekmiyo mu mutlaka göz göze bakıp birbirimize çevirmemiz lazım...
Boş bahaneler,
Binbir masum yalanı gönlümün,seni görmek için.
Beni acılar büyüttü,süt tası demirden değdi de yandı sineme.
Baktım ki camsız taş pencereden dağlara,
Binbir uçurtmayı salmış kanat kanat göğüne sanki tanrım,
uçuşur şiir olup o kuşlar göklerden kırmızı akşamın şafaklarına dek...
Bu can bana fazla,bu can bana yük,
Al beni benden kopar,
Benden düşüp eksileyim sana...
22.28 kurban düşülesi fresk dudaklar diz çöktürdü tanrıyla bilek güreşinde taş kesen kendini unutan ruhuma...
Boş bahaneler arıyorum seni durmadan,her dakikana şehzaden olup görebilmek için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder