" Gecenin beyin sulaması " gözlerinde bulutunu üzerine çekip örtüp saklanan beyaz yüzlü utangaç ay'ın gölgesine sustukları,
ve perdeden çıplak sırtına düşen gölgeleri gecede şiirlerin.
Seninle bakışmışım oysa ben,
Vazgeçmişim tüm kazanmalarından bu ademoğlu saçmalıkların,
Islak gözlerimde ateş alan incecik bir zehir sanki sonunda ulaşabildiğim bu tek adımımın sığabildiği şu mutluluk taşı,
Bu yaşamak deresi çok soğuk sevgilim,
Çoktan soyundum ben ayaklarımı tüm kafeslerinden zamanın.
Üşüsün içimde huzur,titresin ve uyansın tüm güzel yarınlar,
Gerekli ise ben kaybedeyim tüm savaşlarımı,
Farketmez kaybetmek o zaman,
Yüzümde kocaman bir gülüşün ipini salayım yanaklarımın çayırlarından göğüne tanrıların,
Bir uçurtma gibi süzülsün dans etsin her adımında ışıldayan kuyruğuyla göklerde yüzen aşk;
Ben bu şanlı kaybedişimi kutlayayım ağırlaşıp kapanan gözlerimin kapıları ardında tanrılarla...
Sarcofagus'um ateş alsın etimi terkeden yükselen ruhumla,
yansın binlerce yıl hiç durmadan beyaz kaygan taşında
" aşk'a inanmak " tüm inançsız gözlere inat gözlerinin karşısında.
Ve ay,güneşin yüzünü örtüp öpsün onu bir uğur böceğinin adımları kadar hareket edip parmak uçlarınca,
Yazsın dudaklarından dudaklarıma kimsenin duyamayacağı,okuyamayacağı şiirimi,
Gözlerinden damlayan yağmurların kokusunda tadayım mısralarını dudaklarında,
Ayrılmasın nefeslerimiz karışıp durmadan ve durmadan birbirine,
Ve bin yıllık sağanaklarının denizi biriksin öpüşmelerimizin çukurlarında sonra,
İçelim tüm denizlerini dudaklarının,
ölüp ölüp dirilip yeniden ve yeniden,
ölümü de soyunabilmek için üryan etimizin ezberlenmiş sayfalarından;
Bakışalım dudak dudağa gözlerimizden içimizin meneviş göklerine,
Tuzlu bir deniz tadı kalsın yanlışlıkla yutulmuş bir mavi deniz gibi genzimizde sonra sevgilim,
gün boyu dudaklarından zihnimin tüm eski duvarlarına yazılan silinemez kazınanları gibi,
Ve tanrı deklanşörüne bassın,
Kararmış loş gökte bir ışık patlasın sonra,
Ve göklerin duvarına asılsın fotoğrafımız,
Köşesinde küçük harfler ile kurşun kalemden bir " aşk " yazsın ne olur sadece...
09.26 kafası kopmuş putların kitapları yanıyordu gözlerimde sevgilim;ve yer yer dökük bir sarcofagus üzerinde eli kırılmış ve kaybolmuş sönmeyen alevlerin ısıttığı beyaz bir taştı tanrı senin ılık dudaklarında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder