24 Ağustos 2012 Cuma

afaroz düşler kütüphanesi...



küçük rengarenk sözleri vardı,cuma okul çıkış zamanı bakışları birde...
ses veriyordu tatile giden marşlara dalında,
bir salkım üzüme dokunan bir uğur böceği gibi sanki...
mutluca bir güçle nefes alıyorduk bizde,
orta sıralarda saklandığımız yerde...
söylercesine açılıp kapanıyordu,
henüz uçamayan bir kuş yavrusunun kanatları gibi dudaklarımız...
kendi sesimizden kaçıyorduk dört nala biz oysaki...
söyler gibi yapıyorduk,tüm söylenmesi gerekenleri.

küçük rengarenk sözleri vardı,cuma okul çıkışı misali bakışları birde...
dudaklarını ne zaman açsa,elimize bir harf batıyordu yangın yangın bir sızıyla.
ah edemeden susakalıyordu tenimiz...
oysa belliydi herşey...

* ben bir kütüphaneye kapatıldım sevgili;ve nedendir bilmem,tüm kitapların ciltleri kilitli burada...
hapis tüm cümleler ve satırlar gözlerimizde...tavandaki mum ışıklarının altında uçuşan toz tanelerinin dahi sesleri duyuluyor burada;o kadar sessiz bir sürgün buralar...

yani demem o ki ;
burası,bu beni koyduğun yer yüreğinin ışıksız gölgesinde,
esaretini tenime çaktığın bir,

afaroz düşler kütüphanesi...

ve ben kapılarını dahi açamadığım bu kadar kitap arasında,tenime batan harflerini topluyorum çaresizce;belki dudaklarından kokusunu çalmış bir cümle büyütebilirim diye avuçlarımdan bir saksıda...mum ışığı düşler kanat çırpar,bir mısran konar esir penceresinde yüzüme bu hapishanenin belki diye...



23.12

bEN.. .

Hiç yorum yok: