Öyle bir duraktasın,
bitmez tükenmez.
oturmuşsun,dünyanın en derinine dalmış o güzel gözlerin.
Ne gelen ne de geçen umrunda.
Gittiğin yok bir yere.
Bir arafta sıkışmışsın sen.
Öyle bir duraktasın.
Ne ekmek umrunda,
Ne de su.
Bakışların ıslak.
Gözlerin çiğ şafağı.
Sus yüreğin.
Sus ruhun.
Bir arafta sıkışmışsın sen.
Öyle bir duraktasın.
Dudakların dalgakıranı hissettiklerinin senin.
Dilin yangın yeri kutbunda zamanın.
Düşlerin cenneti suluyor yeşil filiz gülüşünde uykularının.
Bir arafta sıkışmışsın sen.
Öyle bir duraktasın.
Yaksan tutuşmaz.
Atsan uçuşmaz.
Sustuğun bahçen güllerim ile dolu,
Kaç diken pençesini vurdu güzel parmak uçlarına söyle.
Bir arafta sıkışmışsın sen.
Öyle bir duraktasın.
Ben kanatsız,zamansız bir cebrail dalında sana tünemiş.
Senden düştüğüm göğünde,
Ben pişman bir melek,
Defalarca kurumuş ve hala kan revan,
Seni kurtarmayı bekliyorum kurtulayım diye...
Bir arafta sıkışmışsın sen.
Öyle bir duraktasın.
Ve ben ;
Önümde zehirli gülümseyen kocaman bir et,
Görüyor,hissediyor,zehri kokladım da üstelik biliyorum ama.
Ve ben ;
Yemesem de bin kez dirilip yine de ölüyorum...
08.19 sabah.mahmur.su.çay.bir yudum rüzgar.bir kepçe güneş.ve ben hala nefes alan, aslında çoktan ölmüş bir köpeğim bu alemde ve bu zehir zamanda...ne yazıktır ki hayinsin ah bu zaman...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder