11 Aralık 2010 Cumartesi

taş duvarda bir kuytu pencere...


taş duvarda bir kuytu pencere...
pencerede bir damla mum nazlanıyordu gözlerinde...
ve ışıl ışıl kararıyordu duvar yıldızlanan teninde...
düşüne beşik türküler sallıyordu rüyasını belkide,
o kadar kısıktı sesi,ısıtmıyordu bir damla mum yüzünü...
kışlalar kar yanıyordu ovulan karnında...
taş duvarda bir kuytu pencere...
pencerede bir damla mum nazlanıyordu gözlerinde...
yün patiğine mektubunu saklayan yürekti zaman kuruyan ellerinde.
dilimden dudağına düşen suydu şiir,avucumdan bardağımda kardan erittiğim.
düşüme düş çaput bağladı mısram...
ben dalımdan düşmedim hiçbir zaman...
rüzgarın çatlayan yumrukları düştü toprağıma...
ve karın soğuyan yalnızlığı sardı yağmurda başımı...
ıslansamda,ıslak b/akmadım hiç kırık kenarlı aynanın üstüne...


taş duvarda bir kuytu pencere...
pencerede bir damla mum nazlanıyordu gözlerinde...
ve ışıl ışıl kararıyordu duvar yıldızlanan teninde..
son nefesine düşüyordu dudağımda saçağımdan son nefesim...
bir damla dua ile ıslandı sonra cesetim...
toprakta çatladı tohum doğururcasına bir kaderi,çığlık çığlığa.



bir çaresi vardır elbet tüm çıkmazların diye bir şarkı sözü takıldı kulağıma şimdi...
çektim aldım denizden onu,kendimi attım denizine bu akşamın...

Hiç yorum yok: