16 Aralık 2010 Perşembe

yaşadığım tüm yazmalar...


yazma demiştiniz oysaki,
kalemi zincire vuramadım...
ne yapsam kar etmezdi inanın...
kırardı kendini bir idam mahkumu gibi...
kader bunu istemiş bu geceden demekki.

yaşadığım tüm yazmalar,
saçlarınız kokusu ile içime taşınmalıydılar...
yüzümde rüzgarının çukuru...

.noktanın ardından başlayacağım cümleye,tüm kanunlarını çiğneyip dilin.
bir sonun hemen ardından yani...
herşeyin bittiği yerden bir başlangıcı üfleyeceğim kulağına,
bir fısıltının sandalına sarılmış sesimin bayrağında...

2 yorum:

üryan dedi ki...

Kim yazma diyebilir yüreğe?

Yazmalı..
okumak ya da okumamak, yazanın değil yazılanın meselesi olmalı..

e.t. dedi ki...

mantık,hisler ve gerçekler...aslında tek bir anneden,tek bir yerden doğan üç düşman kardeşler...

aslında yazılan, mesele olmaktan çıkıp sadece yürek atışlarından toplanmalı.

yazmak yada yazmamak...ve aradaki o kocaman insanı delirten mesafe...

kim yazma diyebilir yüreğe?
- kim diyebilmekten mahrum bırakabiliyor ki kendini...

durdurmak,artık herkesin sahip olduğunu düşündüğü bir hak oldu çıktı zihinlerde...

yaşam işte...