Mutlu olabileceğime inanmak istedim sadece.
Bu kadar derin ? ,
Bu kadar gözlerimi dahi açtırmayan kum rüzgarı ? Neden,
Bilemedim...
Peygamberi kim bu yaranın tanrım,
Lütfen göster bana,
Çünkü ben göremedim...
Peki mutsuzluk neden bu kadar ağır bir yük ki kalplerimize,
Çözemedim...
Ya bu kokuları avuçlarından üzerimize serpiştiren güzel tanrım,neredesin...
Kum taneleri misali insanlar,
Değseler de mecbur kalıp milyonlarca kişi birbirine,
Kimse tutmuyor tutunmuyor artık kimselere,
Kainatın en kalabalık yalnızlığı bu olmalı tanrım,
İçimiz bomboş bir oda gibi,
Neyi sussak,yankılar kanat çırpıyor dağlardan uçup gelir gibi boş odalarımızın duvarlarına konar gibi yapıp sadece,
Uçmaya devam ediyorlar hiç ama hiç durmadan,
Azala azala,uzaklaşa uzaklaşa ve ardına hiç bakmadan...
Kafam eylül,
Kafam bir güz'ün göç saati kanımın çığlıklarında...
Aylar boyu yalnızlık demek hiç konuşulmayan yolların kervan adımları şu katar ömürde...
Mutlu olabileceğime inanmak istedim sadece.
Neyi doğru yapamadım söyle bana lütfen tanrım,
Söyle ve öğret bana,
Ne olur,
Sensiz,kaybolmayı bile kaybettim bu yaşamak çöllerinde.
Yağmuru ol kurumuş çamurumun ne olur,
Dökül bir okyanusu ters çevirip günlerce üzerime,
Boğ ve al beni ellerine,
Topraktan bir saksıya göm beni yamacında balkonuna...
Mutlu olabileceğime inanmak istedim sadece.
Ve seni üfledim yalnızca dualarıma.
Birbirini gördü ay ve güneş,
Denizler ağladı binlerce...
Ve hangi ölüm incitmez ki annesini...?
10.01 yaşamak,demleniyor avucumun kırık demliğinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder