Kaçak bindiğimiz bir tren yolculuğu elindeki plastik tavşan sevgilim,
Kaçmak için kullanıyoruz her seferinde,
Aslımızdan,kendimizden bilmeden belki.
Yarınları bilsek,bir saniye bile ayırmazdık ellerimizi...
O kadar tatlı ki bu kaçak yol,
Adı aşk bir sonraki durağın,eminiz biliyoruz,
İçimiz sıcacık,içimiz kıpır kıpır,
Utanıyoruz gençliğimizden yersiz,
Yalan yanlış öğretmişler bize yaşamayı hissetmeyi sevgilim,
Ne yazık onlara,
Ne yazık şahlanan dudaklarına düşmemek için sımsıkı tutunan yapışan korkmuş dudaklarıma,
Ne yazık,düşünce öleceğimizi sanmamız çocukça.
Kaçak bindiğimiz bir tren yolculuğu elindeki plastik tavşan sevgilim,
Kaçmak için kullanıyoruz her seferinde,
Aslımızdan,kendimizden bilmeden belki.
Beş yaşında bir çocuğum sanki gözlerinin verandasında yüzünde,
Öpsem kızar mı annen,annem,
Dudaklarına diz çöksem kalsam yüzümü toprağına sürüp,
Cehennemler kabul eder mi acaba bedenimi,
İşte o kadar çocuğum yüzünün önünde,
Beş yaşında bir çocuğum dudaklarına uzanırken,annesinin memesine saatlerdir hasret bir bebek sanki yüreğim,ne zaman seni pencereden görsem...
Kaçak bindiğimiz bir tren yolculuğu elindeki plastik tavşan sevgilim,
Kaçmak için kullanıyoruz her seferinde,
Aslımızdan,kendimizden bilmeden belki.
Ve sen sevgilim,ne zaman ki unuttun bile bile bir masalda terkedip o tavşanı,
Biz varolduk yepyeni bir masaldan damla damla süzülüp...
Kaçak bindiğimiz bir tren yolculuğu elindeki plastik tavşan sevgilim,
Kaçmak için kullanıyoruz her seferinde,
Aslımızdan,kendimizden bilmeden belki.
Ve o üşümüş ellerin sevgilim,bir gar sabahı soğuğu durmadan seni oturup beklediğim...
00.32 dünün yelkovanları,yarının akrebi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder