İyilerin pençeleri nerede...?
Kılıç gibi keskin dişleri nerede güzel insanların.
Dudaklarının kınına saklanmış ah o güzel dünler.
Ey Nardugan'ım,ey güzel bayram sabahım,sevgilim.
Dökülmez yeşil yaprağım,nefes alan çuvaldızım,çam kokum,
sarıldığın gövdemden akan sakız tadım...
İyilerin pençeleri nerede...?
Kılıç gibi keskin dişleri nerede güzel insanların.
Herkesin kendi savaşları var içinde,
Peki ya dışımızdaki koca savaşlar nerede ?
Yalanlar dolanlar silahı olmuş hainlerin,
Bükülmez bilekler, yangın gibi delikanlar unutulmuş,
Geriye suyumuza zehir damlatan soysuzlar kalmış.
Dağlar yıkılmış ölmüş ne olduğunu dahi daha bilmeden...
Devir soysuz savaşlar devri,zaman korkak hainlerin zehri zamanı....
Ah aah tanrım;
İyilerin pençeleri nerede...?
Kılıç gibi keskin dişleri nerede güzel insanların.
O ışıldayan şiiri nerede kahramanların,
Nerede şanlı türküsü o korkakları pişiren kutsal ateşten savaşların.
Sırtlanlar toplanıyor gölgelerde,hain pususunda dünün.
Aslanlar hazır bekliyor,alınacak tüm intikamları hazır heybesinde...
Buyursunlar gelsinler,
Görelim bakalım kimde daha çok feda edilecek ölüm var,
Kaç çıplak ayak var yürüyebilecek bu kor ateşi görelim hanenizde...
Buyursunlar gelsinler...
İyilerin pençeleri nerede...?
Kılıç gibi keskin dişleri nerede güzel insanların.
İşte şimdi bileyleniyor yüreklerde kılıç gibi düşler...
Ben miyim en keskin,
Ben miyim en kör bıçağı bu onsekiz bin alemin...
22.06 bir savaş arefesi,bir bayram günü öncesi.kabrini avcunda taşıyanlar,cebine kabrinin toprağını dolduranlar...üç dua bir nefes,
Ve adı hayat ölmenin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder