11 Nisan 2024 Perşembe

Canım'A


Bulutlar filiz verdi önce.
Yağmurlar açtı.
Güneş ateş aldı tutuştu ve kül oldu.
Karardı gezegen.
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
Bir savaş son buldu içimin umman denizinde.
Çöle yağmur düştü.
Uzaya nefes doldu.
Suya can değdi.
Bulutlar gülümsedi seni görünce.
Ben yağdım gözlerimden sana doğru.
Sen beni içtin toprağından.
Çiçek oldun sonra.
Uzandım öptüm eşsiz ruhunun parmak uçlarından.
Canımdan çizdim seni,kanımdan boyadım.
Tenimden derdim teninin sıcağını,
Düşümden eğirdim gülüşünün eşsiz ipini...
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
Ben doğdum.
Ağladım.
Yeniden geldim dünyaya.
Ciğerim yandı,içim acıdı.
Yeniden ilk nefesimi aldım.
Güldü şehir.
Güldü dünya.
Güldü aşk.
Mutluydu ağaç,mutluydu kedi.
Ve mutluydu dünya...
Seni beklemişim ben yıllardır hep meğer.
İyi ki geldin güzel düşüm...
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
En güzel şiirim oldun sayfalarımda.
Cenneti oldun zihnimin.
Ne zaman yorulsam yaşamaktan sana koştum geldim.
Denizi oldun aklımın gemilerinin.
Limanı oldun kapana kısılmış gözlerimin.
Mutluydu bugün,mutluydu yarın.
İyi ki geldin güzel arşım,bilge yoldaşım.
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
Ben yaşamaya başladım seninle,
Sen düşlere resimler çizdin.
Ben seni düşündüm tüm sonsuzlardan vazgeçip...
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
Göğsüme uzandın,kainatıma başını yasladın.
Ben saçlarını kokladım,sonra cenneti boynundan.
Sen koştun ben yaşadım.
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.
Ben mutluluktan ağladım.
Seni seviyorum.
Sen yanımda uyuyorsun,ben seni yürüyorum gecede.
Sen beni rüyanda görüyorsun belki,
ben seni yüreğime ekiyorum her an...
Mutluydu kuş,mutluydu ornitorenk.
Nefesini dinliyorum.
Nefesini demliyorum.
Nefesini içiyorum.
Sen gül,
Ve ben bülbül kalayım hep uğruna.
Gece oldu.
Sen doğdun sonra.
Gün doğdu.

Seni seviyorum...

Yarısı vampir,yarısı periden bir çocuğa.
Yarısı gökyüzü,yarısı ay bir yolculuğa.
Yarısı masal,yarısı mucize bir surat'a.
Yarısı sen,yarısı ben mektuplardan bir zamana...


23.51 Canım'A.


8 Nisan 2024 Pazartesi

İşine bak nasa


Serin uykular atlası.
Düşlerin en üşüyen tatlı sokak köşesi mevsimi.
Rüyaların en mutlu,uyuyan mahmur dudakları güldüren zamanları.
Alacakaranlık çiş anları gecenin.
Atkısız ocak.
Eldivenlerini örmüş bir mart sonra.
Küfür eden bir aşk şarkısı piyanoda.
Olmayacak işler ajandası içimin kuytu tozlu çekmecesinde.
Serin uykular atlası.
Seksen günde devri düşler bu yaşamak dediğin.
Sekiz dakika toplasan en eşsiz hisleri üst üste belki.
Tadını çıkart hıçkırık şimşeklerinin,en sümüklü ağlamaların bile,
Çünkü buna değer.
Kıyameti insanlar uydurdu sevgilim,
Korkutmak için küçük çocuğunu bu gezegenin,
sessiz dönsün birazcık diye belki.
Uzay üssü ve teleskoplar da yalancı inanma sakın,
Bu dünyanın sonu böyle gelmez,
Göktaşlarını da boşver sen,
Beni usulca öp..,inan bu yeter...


08.03 uzayda misket oynamış bir çocuk.akşam olmuş sonra,yatmış o çocuk.bence ışıklar kapalı haliyle.karanlık her yer biz bakınca o yüzden.güneş dediğin ise tatlı küçük bir gece lambası başucundaki,korkmasın diye bizimkisi.rengarenk bilyeler dağılmış tabi haliyle her yere.büyük patlama demiş birisi.biz bulduğumuza bir isim vermiş ve hikayeler uydurmuşuz sonra bahçemizdeki yavru enikler gibi.mavi pasparlak bir misket bu bizimki yani anlayacağın ve korkma hayalleri büyük,dağınık bir ufaklık bu uyuyan şimdi.annesi toplayana kadar odasını kıyameti gelmeyecek bu gezegenin...


zaman merhem paradoksu


Bir iki üç...
Söylemek kolay,yazmak zor bazen.yaşamak lazım gelir.
Dört beş...
Her şey hallolur mu gerçekten,zaman merhem paradoksu var mıdır yaşama giriş dersinde.
Altı yedi...
Sessizlik,sürdüğünde çok can yakan fakat yarayı iyileştiren bir ilaç mıdır peki.
Sekiz...
Gözlerini kapat her yer yanıyorken bir mili saniye de olsa mavi devekuşu olur mu,iyi gelecek güven bana.
Dokuz on...
Her yemeğin sonu tatlıdır,kapanış acı bir lezzetle son bulmuş olsa dair merak etme.


07.39 huzur üfle kaşığına,daha çabuk soğur çorban...



Ruhumun epudral felç ağlamaları


Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Gün doğuyor bir şiir gibi yavaştan.
Zifiri bir sessizlik teslim almış her yeri.
Şehrin bir savaş sonrasındaki ilk günü sanki,
Birkaç bitli güvercin ve bir karga kalan son askerleri...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Yumurta kırmızısı bir güneş saklambaç oynuyor,
rüyasının en ılık yerinde,yatağında yüzü gülen çocuklarla...
Hey hayat,
Ne hayinsin sen,
Tam da cehennemsin diye yakacakken dilimle kafamdaki bütün şehirleri...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Sana bakmaya çalışırken,
Yüzünü göstermemeye çabalayan bir güneşi 
doldurdun mu usul usul sen hiç bardağına...
İçtin mi hiç susamadığın bir anında yaşamayı, dudaklarından atan kalbinin damarlarına...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Özledin mi,gece boyu yazdığın güzel bir şarkıyı sabaha karşı yırtıp atacak kadar sonra.
Paramparça tüm notalar...
İçimdeki tüm piyanolar yanıyor kocaman alevler ile sanki.
Ve aynı anda hepsi çalıyor gibi çığlık çığlığa kafamda inanki...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Uyuyor tüm tabiatı insanın...
Yalnız şiirler ve kuşlar uyanık...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Kapatayım göz kapılarımı ki uyandırsın beni dün akşam tembih ettiğim saatim.
Kabadayı horozların şövalyeliğidir köy sabahlarındaki sarhoş naraları oysa,
İlk yokedici robot alarm çalan saatlerdir tavuklar duysa.
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Uğraşma yetişemezsin hayalimin şehir kapılarına böyle,
Biletsiz soyunuyor hayaller,
Ne kekik,ne aşk ne de kimyasal düşler,
Asla anahtarı değil içimin şehirlerinin,
gezegenlerinin ya da şu uçsuz çıplak kainatların.
Sadece uzan dizlerime.
Koy başını önce başıma,sonra rüyalarıma ve düşlerime...
Tanışalım seninle yeniden o sabah gibi delice.
Bin yetmiş biriymiş gibi gir yeniden dudaklarımın kapılarından ruhumun anadolusuna...
Sabah beş ve üç çeyrek belki.
Her şey acı ve her şey düş sanki...

Ruhumun epudral felç ağlamaları,
Daha çok canımı yakıyor yakmamasından...


07.26 zor sabahların uğultusu kokuyor avuçlarımın simit fırınında şimdi...






4 Nisan 2024 Perşembe

Buluttan gömleğin kırmızı ağlıyor


- küçük kalbinin duvarında kocaman bir çatlak görüyorum oğlum.Ömrün kanıyor ılık ılık göğsünde.Buluttan gömleğin kırmızı ağlıyor.

İyi misin evlat ?

- ben bir beyaz kağıt,sen bir kalem.ben senin şiirinim be annem...Sen yaz,sen oku...derdim çoktur,sen bari beni kilimine doku...


19.06 seni çok özledim anne.

3 Nisan 2024 Çarşamba

Gecene rüya olur


- Aşk ateşi söner mi peki ? Zamana yenik düşer mi sevda ?

- ...
sevda köz olur,aşk dem olur da;
Ruh yanar,ömür pişer,
Aş hazrolur...
Hayal tutuşur,
Düş kora düşer,
Gün düşer,
Gecene rüya olur...


09.59 kimi gören deli sanır , azı görebilen dem...

2 Nisan 2024 Salı

Ahlar,yaşlar ve sevdalar


- En büyük yaşama motivasyonunuz nedir ?

- ...
Ben sevmekten döküyorum yükümü.
Sevmekten açıyorum çiçeğimi.
Sevmek benim suyum.
Satırım Sevmek,şiirim sevmek.
Elimde emanet Canan'ın yaşam ateşi,
Otuzaltı,bilemedin belki bende otuzyedi.
Nefesim sevmek benim.
Aşım,dostum,yolum sevmek.
Ağaçlar,yapraklar ve kağıtlar.
Hayaller,düşler ve rüyalar.
Aşım sevmek benim.
Ben sevmekten döküyorum yükümü.
Sevmekten açıyorum çiçeğimi.
Kanım sevmek,balım sevmek.
Gecem sevmek,günüm sevmek.
Yaşamam sevmek,ölümüm sevmek.
Elimde emanet Canan'ın yaşam ateşi,
Otuzaltı,bilemedin belki bende otuzyedi.
Tek nefeste düşer ruh candan,
Bir yağmur zamanı kadarda söner ateş,üşür ten.
Kabrim sevmek,duam sevmek.
Ağlasam sevmek,gülsem sevmek.
Ahlar,yaşlar ve sevdalar.
Elimi uzatsam sevmek,sırt dönsem sevmek.
Ben sevmekten döküyorum yükümü.
Sevmekten açıyorum çiçeğimi.
Kitabım sevmek benim.
Kağıdım sevmek,kalemim sevmek.
Yansam sevmek,sönsem sevmek...


09.46 içime yolculuk defteri.gün ne,zaman ne bilemedim zamanı ömrümün.