Korkmuştum.hissediyordum.
kokusunu bile alıyordum tenimden sızan korkumun.
kalbim büyüyordu göğsümde sanki gitgide.
çıkmak istercesine o küçük kemik odasından ömrünün,yumrukluyordu sanki göğsümü.
öyle güçlü atıyordu ki acıyordu herşey bedenimde.
Korkmuştum.korkmayı yeniden yazıp tanımlamıştı zihnim bana sanki.
Öyle yükseğe çıkmıştım,belki de öyleden de fazla yerin dibine...
öyle bir sessizdi ki her yer,uzaydan bile ıssızdı evim...
Sonra bir an geldi,tüm o korkmalar,korkuların zirvesi yıkıldı harabeye dönüştü içimde.
Hisler bitti tükendi sandım içimde,
Öldüm sandım.
Daha çocuktum,
Büyüdüm o an ile.
Döküldü içimdeki zihnimdeki her gülümseyen hatıram yüzümden sonra sararan yapraklar gibi.
Tek tek düşüp süzüldü çocukluğum düşen yapraklar gibi gözlerimden.
bir soğukluk çöktü içime,sabahın beyaz incecik tülü bir sis gibi,üşüdü kalbim bile.
Sonra yandı tutuştu kalbim demir eriten bir dağın kalbi misali,lavlar dolaşıyordu damarlarımda ve parmaklarımın ucu bile eriyordu nereye dokunsam sanki...
Korkusuzluğu,beni kurtaran bir ada bir toprakmışcasına bulmuştum kumsalının kumlarında gözlerimi açıp o an,
gece boyu bir okyanusun fırtınalarından sağ çıkmışcasına sevinmişti içim yüzümden bile gizleyip bunu oysaki...
Korkusuzluk,yavru bir canavar gibi doğmuştu o an içimde.
yalnızlığımdan çekip beni aldığı için sevinmiş sarılmıştım son çocuk hislerim ile;
kanımı içerek beslendiğini ve daha da büyüdüğünü ne yazık ki çok çok sonra anladım...
09.47 elleri kanlı yüreğimin içinde büyüyen bir canavardı,
her daim kana susamış ve içimdeki korkuları tek tek yakalayıp yemeye asla doymayan şu kahpe cesaret...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder